KDV İade Süreçlerinin Hızlandırılması Gerekiyor

Yayınlanma Tarihi: 20 Nisan 2020


COVID-19 dünya ekonomilerini ağır şekilde etkiliyor. Durgunluğun ne derinleşeceği, duran ekonomik faaliyetlerin ne zaman başlayacağı ve toparlanmanın ne kadar süreceği konuları belirsiz. Herkesin farklı tahminleri var. İyimser senaryolar, kötümser senaryolar üretiliyor ve tartışılıyor. Kesin olan bir şey var ki, global ekonomide bir ani duruş yaşandı (sudden stop), fakat toparlanma aniden olmayacak. Üretici ve tüketici güveninin yeniden tesis edilmesi, talebin canlanması, tedarik zincirlerinin birden bire çalışmaya başlaması kolay olmayacak. Özellikle hem işsizlik ve gelir kaybı nedeniyle zayıflayan hanehalkı gelirleri, takipteki ve batık krediler sebebiyle daralacak kredi kaynakları, sosyal mesafe kurallarının ve izolasyon alışkanlıklarının sürdürülmesi, şu anda etkilenen ve ülkemizde de mücbir sebep kapsamına alınan sektörler başta olmak üzere talep canlanmasını yavaşlatacak.

Buraya kadar bahsettiklerimiz, kriz sonrası toparlanma sürecinin konuları olacak. Ancak şu anda, krizin tam da ortasında hatta derinleşme evresindeyiz. Pek çok sektör (turizm, taşımacılık, eğlence gibi) faaliyetlerini durdurmuş ya da oldukça sınırlandırmış durumda. Otomotiv, dayanıklı tüketim, inşaat, perakende gibi sektörler aniden duran talep ve tedarik zincirlerinin bozulmasıyla faaliyetlerini yavaşlatmış vaziyette. Bu ortamda tüm devletlerin önceliği başta hanehalkları ve küçük ve orta ölçekli işletmeler olmak üzere ekonomik aktörlerin hayatta kalmalarını sağlayacak nakit kaynaklara ulaşmalarını temin etmek. Para politikalarının yetersiz kaldığı ve güçlü maliye politikası tedbirlerinin alınması devreye alınması gerektiği açık. Maliye politikası tedbirleri uzun vadede kamu borçlarının artmasına, yeni vergiler ve enflasyon gibi maliyetlere neden olabilir. Ancak, şu anda yaşanan kriz, öncelikle bireyleri hem sağlık hem de ekonomik olarak hayatta tutmayı öncelikli kılıyor.

Şirketlerimize nakit hibeler, faizsiz ya da düşük faizli krediler yanında zaten kendi kaynakları (bilanço varlığı) olan KDV alacaklarını hızlı bir şekilde ödeyebilmek oldukça önemli hale geldi.

Şirket Ortağımız Emrah Akın’ın 5 Nisan tarihli Finansman Krizi İçin Panzehir: Devreden KDV’nin İadesi başlıklı yazısında dile getirdiği çareyi, tekrara düşmeden ama uygulama detayında neler yapılması gerektiğine ilişkin bazı fikirlerimi paylaşarak yeniden ele almak isterim.

Yaşanan Acil Sorunlar Neler?

  • Gerek firmalar, gerekse mali müşavirler Home Office uygulamalarına geçtiler hatta pek çok işyeri fiilen kapandığı için belgelere ulaşmakta ve gerekli dokümantasyonun hazırlanmasında sorunlar yaşanıyor. 65 yaş üzerindeki meslek mensupları zaten zorunlu olarak evde kaldıkları için mücbir sebep kapsamındalar.

  • Vergi daireleri alınan idari tedbirler kapsamında az sayıda elemanla görev yapıyor. Memurlar ve yöneticiler haftanın belli günlerinde dönüşümlü olarak görevde oluyorlar.

  • Vergi daireleri mükellefleri daireye kabul etmedikleri için sorunların görüşülmesi ve çözülmesi aksıyor.

  • Karşıt incelemelerin yapılması fiziki imkansızlıklar ve seyahat kısıtlamaları sebebiyle aksıyor.

  • Mücbir sebep kapsamındaki mükelleflerin Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında vermeleri gereken KDV beyannamelerinin ve BaBs formlarının ertelenmesi, önümüzdeki dönemde bu firmalardan mal ve hizmet alan firmaların iade taleplerine ilişkin olarak vergi dairelerinde yapılacak kontrolleri aksatacak ve KDVİRA raporlarında gereksiz sorgulamalara sebep olacak.

Olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz kesin. Olağanüstü dönemlerde rutinin dışında önlemler almak ve doğru önceliklere odaklanan çözümler geliştirmek zorundayız.

Ekonomi politikasındaki önceliğin, işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak, krizden çıktıktan sonra ekonomik büyümeyi yeniden gerçekleştirecek hizmet ve üretim tesislerini korumak olması gerekiyor. O nedenle, bu işletmelerin şu anda finansmana hızlı bir şekilde ulaşması, ödemelerini aksatmaması, istihdamdan vazgeçmemesi ve üretime devam edebilmesi için devletten olan KDV alacaklarının ödemelerinin hızlandırılması önem taşıyor.

OECD tarafından hazırlanan “Tax and Fiscal Policy in Response to the Coronavirus Crisis: Strengthening Confidence and Resilience” Raporunda önerilen çarelerden biri de KDV iadelerinin hızlandırılması. Burada vergi güvenliği sağlamak ve vergi kaçakçılığına yol açmamak için firmaların geçmiş vergi sicillerine göre farklılaştırılmış uygulamalara da gidilebileceği belirtiliyor.

Çözüm İçin Neler Yapılabilir?

  • Öncelikle, vergi iade süreçlerinin yavaşlayacağı bu ortamda 2019 yılından geçerli olmak üzere 7104 sayılı Kanunla getirilen KDV iade taleplerinin takip eden iki yıl içinde talep edilebileceği koşulu kaldırılmalıdır.

  • Yine aynı Kanunla KDV Kanunun 32’nci maddesine konulan yetki ile imalatçı ihracatçılara KDV iadelerinin yüklenilen KDV hesaplaması yerine ihracat tutarının belli bir oranı esas alınarak yapılabileceği şeklindeki düzenlemeye işlerlik kazandırılmalıdır. Burada tabi ki gerçekçi oranlar belirlenmelidir. Örneğin; mükellefin daha önceki dönemlerde aldığı iadelerin ortalaması esas alınarak bir oran da belirlenebilir. Özellikle bu şekilde tespit edilen oranda iade talep eden mükelleflerden “İndirilecek KDV Listesi” ibrazı şartı da aranmaksızın iadelerin hızlı bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Bu noktada vergi güvenliğini sağlamak bakımından firmalarda geçmiş sicilleri ile ilgili belli koşullar aranabilir. Örneğin daha önce beyannamelerini düzenli olarak vermiş olmak, vergi borcu bulunmamak, daha önceki belli sayıda dönemde inceleme ya da YMM Raporu ile iade almış olmak, tam tasdik sözleşmesi bulunmak, belli kapasite koşullarını sağlamak, özel esaslarda bulunmamak gibi şartlar getirilebilir. Mükelleflerin alt firmaları zaten Ba formları ile de tespit edilebilmektedir. Yurt dışından alışları da yine Gümrük İdaresi üzerinden kontrol edilebilmektedir.

  • İndirimli Orana tabi işlemlerden kaynaklanan iadelerde yüklenilen KDV hesaplaması yapılmamalıdır. Bunun için kanun değişikliği yapılması gerekmektedir. Aynen tevkifatlı işlemlerden kaynaklanan iadelerde olduğu gibi, yapılan oran indirimi kadar devreden KDV’nin iadesine imkan sağlanmalıdır. Mükelleflerin tahsil edecekleri KDV yüklendikleri KDV’yi gidermelerine olanak sağlayacakken,  Yürütme organının idari kararları ile yapılan oran indirimleri ile nihai tüketiciye yansımayan KDV yükleri bu tür mal ve hizmetleri üretenlerin üzerinde kalmaktadır.

  • İndirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan iadelerde YMM Raporlarının takip eden yılın sonuna kadar verilme şartı da kaldırılmalıdır. Şu anki düzenlemede 2020 yılı sonuna kadar vergi dairesine ibraz edilmesi gereken 2019 yılı indirimli orandan doğan KDV iadesi raporlarının hazırlanması ve süresinde teslimi neredeyse imkansız hale gelmiştir.  Halihazırda geçmiş yıllara ait (örneğin 2016, 2017, 2018) indirimli orandan doğan KDV iade çalışmaları devam eden mükelleflerin bu sene sonuna kadar 2019 yılına ilişkin YMM raporlarını yetiştirmeleri gerekmektedir.

  • Mahsuben iadelerin kapsamı genişletilerek, şirketlerin ortaklarının, grup firmalarının, tedarikçilerinin (en yüksek mal ve hizmet alımı yaptıkları belli sayıda firma olabilir) vergi borçlarına mahsup istemesine imkan tanınarak sadece iade talep eden firmaların değil, onlar tarafından yapılacak ödemelere bağımlı olan diğer firmaların da finansmana erişimlerine destek sağlanmalıdır.

  • Kısmi KDV Tevkifatı uygulaması geçici olarak durdurulmalıdır. Özellikle Kamuya hizmet veren firmaların hakediş ödemelerinden KDV tevkifatı yapılmamalıdır.

  • Bekleyen KDV İade incelemelerine öncelik verilmelidir.

  • KDVİRA raporlarının bir kere çekilmesi ve cevaplandırıldıktan sonra yeniden rapor çekilmemesi sağlanmalıdır.

  • Vergi dairelerinde mevcut işlem gören iade taleplerinde KDVİRA raporlarına göre sorunsuz görünen tüm tutarlar, beklenmeksizin iade edilmelidir.  

  • Mücbir sebep kapsamındaki firmalardan alışlarla ilgili olarak, mücbir sebep nedeniyle uzayan süreleri takip eden 30 ya da 60 gün içinde bunlarla ilgili izahatın yapılması kaydıyla iadeler şimdiden yapılmalıdır.  

Sonuç olarak, işletmelerin finansman kaynaklarına en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde, ileride kamu maliyesine daha yıkıcı etkileri olabilecek uygulamalardan önce firmaların gerçek alacağı olan ve öncelikle kamuya olan borçlarının ödenmesinde kullanabilecekleri KDV iadesi alacaklarının bir an önce kullanılabilir bir likit varlığa dönüşmesinin sağlanması piyasaya can suyu olacaktır.  Zaten uzun olan KDV iade prosedürlerinin yaşanan izolasyon ve kısıtlama ortamında yürütülmesi daha da zor bir hale geldiği dikkate alındığında, firmaların mevcut yasal haklarını en etkili şekilde kullanabildikleri, ancak bunu yaparken vergi güvenliğinin de gözetildiği çarelerin mümkün olduğunu düşünüyoruz.  

 

 

M. Yavuz Öner
Tam Tasdik ve Dolaylı Vergi Hizmetleri Lideri, Şirket Ortağı
yoner@kpmg.com