Türkiye’de pandemi, ekonomik darlık, işsizlik, enflasyon, TCMB
Rezervleri, hazine nakit dengesi, gösterge faiz, swap, kur vb ifadeler son zamanlarda
gündemi oldukça meşgul eder hale geldi.
Özellikle Covid-19’un etkilerinin, aşı çalışmaları başlamasına rağmen en
az bir yıl daha devam edeceği öngörülüyor. Haliyle, ülkeler ekonomilerini
ayakta tutabilmek için daha önce en azından ikinci dünya savaşından sonra hiç
karşılaşmadıkları güçlüklerle uğraşmak
için ekstra gayret gösteriyor.
Hal böyle olunca ve bir de ülkemiz özelinde borçlanmanın
maliyetinin yüksekliği dikkate alındığında “Devlet” olarak tanımlanan yapının
fonksiyonlarını yerine getirebilmesi, ekonominin desteklenmesi, önemli
finansman ihtiyacını gerektiriyor ve bu da okların yönünü yine vergiye çeviriyor. Tabii olarak burada işletmeler bir yandan yeni dünya düzenine
ayak uyduruyor, diğer yandan da ayakta kalmaya çalışıyor. Ayakta
kalmaya çalışılırken ardı arkası kesilmeyen vergi düzenlemelerinin mükellefler
üzerinde inanılmaz bir yük biriktirmeye devam ettiği de bir gerçek.
Ancak Devletin bu dönemde yüksek finansman gereğini en ucuz yolla karşılamaya ihtiyacı olduğu ve
bu amaçla en son başvurulan vergileme türü olarak karşımızda dağıtılmayan
şirket karlarından stopaja tabi tutulması konusunun son günlerde konuşulduğunu
ve hatta aşağıda ayrıntısını değerlendireceğimiz maddenin piyasada ciddi olarak
dolaştığını görüyoruz.
Gelir Vergisi Kanununa Geçici 92 inci madde
olarak eklenmesi beklenen madde neler getiriyor?
Son günlerde piyasada yer alan mevcut taslağın çıkıp
çıkmayacağı bu aşamada kesin olmasa da basında yer alan bilgilerden taslağın kısa
sürede TBMM’ye gelmesinin beklendiğini söyleyebiliriz. Söz konusu taslağa göre
düzenlemenin içeriğinin aşağıdaki konuları içereceği değerlendirilmektedir.
Ø Kapsama
Kimler Giriyor? Tevkifatı Kimler Yapacak?
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya
özel beyanname veren KURUMLAR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ kapsama girmektedir.
Buna göre;
·
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş
olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile
benzer nitelikteki yabancı kurumlar sermaye şirketleri,
·
Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve
denetimine tâbi fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar sermaye şirketleri,
·
Kooperatifler
·
Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler
·
İş ortaklıkları
·
İktisadi Kamu Kuruluşları,
·
Yabancı Şirketlerin Türkiye’deki dar
mükellefiyete tabi işyerleri
Kapsama girecektir. Kapsam sektörel bir ayırım
içermemektedir. Eğer TBMM gündemine gelirse bazı istisnalar gündeme
gelebileceği tahmin edilmektedir.
Ø Dağıtılmayan Kar Payı Tevkifatının Matrahı ne olacak?
Tevkifat
Matrahının taslağın gerekçesinden aşağıdaki şekilde hesaplanacağını
öngörüyoruz. Eğer kanun çıkarsa haliyle matrah konusu tebliğler ile
netleştirilir.
----------------------------------------------------------------------
Ticari
Kazanç
(+)
Kanunen
Kabul Edilmeyen Giderler
(+)
Zarar
Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve İndirimler (-)
- İştirak Kazançları İstisnası
-
Varsa Yatırım İndirimi İstisnası (GVK Geçici 61)
=--------------------------------------------------------------------
Kurum
Kazancı
Hesaplanan
Kurumlar Vergisi (-)
=-------------------------------------------------------------------
Tevkifat
Matrahı
-------------------------------------
Görüleceği üzere, matrah
hesaplanırken özellikle ar-ge teşvikleri başta olmak üzere bir çok indirimin
dikkate alınmadan tevkifat matrahına ulaşıldığı bunun da bir taraftan teşvik
verirken diğer taraftan teşvik, istisna ve indirimlerin etkisinin ciddi anlamda
zayıflatacağı açıktır. Dolayısıyla
mevcut teşvik ve indirimlerin etkisinin azaltılmaması önemlidir.
Ø Tevkifat
Oranı Nedir? Ne Zaman Beyan Edilecek ve Ödenecek?
Tevkifat, KV Beyanı akabinde, Mayıs
Ayında Hesaplanacak ve GVK 98 ve 119
uncu maddeleri uyarınca Muhtasar Beyanname ile Haziran Ayınının 26 ıncı günü
akşamına kadar beyan edilerek ödenecektir. Tevkifatın oranı, beyanı ve ödeme dönemleri
aşağıdaki gibidir.
Kazancın Yılı Tevkifat Oranı Tevkifat
Dönemi Beyan & Ödeme
2020
%10 Mayıs 2021 27 Haziran 2021
2021 %10 Mayıs 2022 26 Haziran 2022
2022 %
5 Mayıs 2023 26
Haziran 2023
Özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için bu tevkifat, ilgili yıl içinde başlayan hesap dönemlerine ait kazançlarına uygulanır; Bu da 2020, 2021 ve 2022 yıllarında başlayıp takip eden yılda biten hesap dönemleri için KV beyanlarını takiben yukarıdaki esaslara göre tevkifat yapılarak beyan edilmesi öngörülmektedir. Anlaşılan hızlı bir tahsilat için kanun bir nev’i geçmişe yürütülerek 2020 yılı dağıtılmayan karları da kapsama alınacaktır. Son dönemlerde İdare maalesef yeni vergi düzenlemelerini, vergi oran değişikliklerini düzenleme sonrası verilecek gelir ve kurumlar vergilerini ekleyerek bir nev’i önceki yıl gelirlerini vergilemektedir. Bunun kanunların geri yürümezliği ilkesine ne kadar uyumlu olduğu tartışılır.
Ø Hangi
Kar Üzerinden Tevkifat Yapılacak?
Mevcut taslak metnine göre
tevkifatın uygulanacağı kar şirketlerin 2020, 2021 ve 2022 yılı dönem karları
olacaktır. Dolayısıyla önceki yıllara ait dağıtılmamış vergiler kapsamda yok,
ki bunların dahil edilmesi ciddi hukuki sorunlar doğurabileceği de açıktır. Ancak bu kar tutarı ve tevkifat matrahı
yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanacağını belirtmekte fayda var.
Ø Kâr,
Tevkifat Tarihinden Önce Dağıtılırsa Ne Yapılacak?
Vergi tevkifatının yapılacağı
tarihe kadar kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği hesap dönemine ilişkin kârın
dağıtımına (avans olarak dağıtılanlar dahil) veya dar mükellef kurumlar
tarafından ana merkeze aktarılan tutara bağlı olarak tevkifat yapılması
durumunda, tevkifat yapılan tutara isabet eden kısım için bu fıkraya göre
ayrıca tevkifat yapılmayacağı planlanmış.
Buna göre eğer kurumlar, KV beyannamesinin
verileceği Nisan 2021, 2022 ve 2023 yılına kadar ilgili dönem kârlarını dağıtır
ve bu tutarlar tevkifata tabi tutulur ise ayrıca tevkifat yapılmayacaktır.
Ancak normal kar dağıtımına
bağlı tevkifat, GVK 96/b-ii ve KVK 15 ve 30. Maddelerine göre sadece gerçek
kişilere, dar mükellef kurumlara veya vergiden muaf olanlara yapıldığında
yapılacağı için bunun dışında kar dağıtımı yapılsa da söz konusu tevkifattan kaçınmak
mümkün olamayacaktır.
Ø Kâr,
Tevkifat Yapıldıktan Sonra Dağıtılırsa Nasıl Hareket Edilecek?
Taslağa göre tevkifata tabi tutulan kazancın
dağıtılması halinde, dağıtılan kar payı veya dar mükellefler tarafından ana
merkeze aktarılan tutar üzerinden GVK ile 5520 sayılı KV Kanunu uyarınca ayrıca
tevkifat yapılacaktır.
Bu durumda
iki ayrı tevkifat söz konusu olmaktadır. Birincisi yeni getirilen ve peşin tevkifat
olarak isimlendirebileceğimiz dağıtılmamış kar üzerinden hesaplanan % 10
tevkifat. Diğeri ise normal kar dağıtımı yapıldığında hesaplanan GVK 94/6-b/ii
ve KV 15 ile 30 uncu maddeleri uyarınca yapılacak tevkifat.
Burada
ikinci olarak bahsettiğimiz tevkifat matrahı, dağıtıma konu olan ve safi tutar
olarak kabul edilen kar payının veya ana merkeze aktarılan tutarın, birinci
fıkra kapsamında yer alan oran (yani 2021 ve 2022 için % 10, ve 2023 için % 5 kullanılmak
suretiyle brüte tamamlanarak bulunan gayrisafi tutarıdır.
Bu
çerçevede normal kar dağıtımı için hesaplanan tevkifat tutarından 2020 Yılı
kârı için % 10 kesilen tevkifat tutarı düşülür, kalan tutar olursa ödenir.
Normal kar
dağıtımının ÇVÖA nedeniyle daha düşük vergilenmesi halinde maksimum düşük tevkifat
oranı kadar mahsup yapılabileceği için mahsup edilemeyen tutar mevcut taslağa
göre şirket üzerinde yük olarak kalmaktadır. Ancak söz konusu bu yükün
mahsubunu mümkün kılan bir sistemin maddeye eklenmesi önerilebilir.
Ø Tevkifata
Tutulan Kâr, Tam Mükellef Kurum ile Türkiye’deki Dar Mükellef İşyeri’ne
Dağıtılır ise Ne Yapılacak?
Taslağa
göre dağıtılmamış kar üzerinden
tevkifata tabi tutulan kazancın tam mükellef kurumlara veya Türkiye’de bir
işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara
dağıtılması durumunda tevkif olunan vergiler red ve iade edilmeyecektir.
Kazancı elde
eden bu kurumlarca, dağıtıma konu olan ve safi tutar olarak kabul edilen kar payı
dağıtılmayan kar üzerinden yapılan tevkifat oranı kullanılarak brüte iblağ edilecek
ve bu tutar üzerinden kanuni defterlerine kaydedilmesi planlanmakta.
Diğer bir
ifadeyle, tam mükellef kurumlar ve dar mükellef kurumların TR’deki işyeri veya
daimi temcilcilikleri tevkifata tabi tutulan kâr elde ettiklerinde, bu tutarı
kesilen tevkifat oranı dikkate alarak brüte iblağ edecek ve gelir hesaplarına
brüt tutar üzerinden kayıt edecektir. Örneğin. 100 TL brüt kar dağıtıldığında,
ele geçen temettü 90 TL olmasına rağmen % 10 tevkifat brütleştirildiğinde 100
TL olarak 640 hesaba kaydedecektir.
Ø Tevkifata
Tabi Tutulan Kar, Temettü Elde Eden Ortak Tarafından Tekrar Dağıtılırsa Ne
Yapılacak?
Bu
kazancın, kazancı elde eden kurumlar tarafından bu Kanun ile 5520 sayılı Kanun
uyarınca tevkifata tabi tutulması gereken kar payı veya ana merkeze aktarılan
tutar olarak dağıtılması durumunda, dağıtılmayan kar üzerinden tevkif edilen
vergi, dağıtıma konu edilen kar payına
veya ana merkeze aktarılan tutara isabet eden kısma ilişkin yapılan tevkifattan
mahsup edilebilecektir.
Diğer bir
ifadeyle tevkifata tabi temettü gelirini
elde eden ve brüte iblağ ederek gelir kaydeden tam mükellef kurumlar ile dar
mükellef işyerleri; daha sonra bu kârı
normal kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi olacak şekilde yani gerçek kişi
ortaklarına, dar mükellef ortaklarına veya vergiden muaf olanlara
dağıttıklarında öncelikle normal oranda tevkifat hesaplayacak, daha sonra temettünün
ana kaynağından kesilmiş olan % 10 (2020 için) tevkifatı mahsup edebilecektir.
Mahsup
edilirken maksimum % 10 a kadar mahsup yapılacak eğer örneğin ÇVÖA göre % 5
oranında tevkifat yapılacak ise bu durumda sadece % 5 oranı mahsup edilecek
geri kalan kısım nihai vergi olarak işletme bünyesinde kalacaktır. Ancak peşin
tevkifata tabi temettü gelirini elde eden tam mükellef ortak söz konusu bu
temettüyü kendi tam mükellef ortağına dağıttığında herhangi bir mahsup
olmayacaktır.
Ø Tevkifata
Tabi Tutulan Kâr, Sermayeye İlave Edilirse Ne Yapılacak?
Taslağa göre Ayrıca temettünün
gerek tevkifat yapan kurum bünyesinde gerekse temettüyü alan ortak bünyesinde
sermayeye eklenmesi halinde sermayeye isabet eden tevkifatiade edilecektir.
Buna göre;
- Tevkifata tabi tutulan dağıtılmayan
kazancın; sermayeye eklenmesi halinde sermayeye eklenen tutara isabet eden
vergi, tevkifatı yapan kuruma,
- Kurumlara kâr payı olarak
dağıtılmasını müteakip kazancı elde eden bu kurumlarca sermayeye eklenmesi
durumunda ise sermayeye eklenen tutara isabet eden vergi,
Sermaye artırımında bulunan kuruma iade edilebilecektir.
Sonuç Olarak;
Söz konusu düzenlemenin bu
aşamada çıkıp çıkmayacağı net olmasa da, basında ve iş dünyasındaki haberlerden
konunun TBMM’ye sevkinin kuvvetle muhtemel olduğunu anlıyoruz.
Ancak düzenleme kendi içinde
ve ülke uygulamaları dikkate alındığında vergi adaletini bozucu yönünde bir etkiye
sahip olduğu söylenebilir. Şöyle ki, peşin tevkifat olarak niteleyebileceğimiz
yeni tevkifat uygulaması akabinde, fiili olarak kar payı dağıtımı yapıldığında
ve bu kar payı tevkifata tabi tutulabilir bir kar payı olduğunda mahsup imkanı
sağlanmakta, bunun dışında tam mükellef kurumlara yapılan kar dağıtımlarında
tevkifat olmadığından ilk yapılan dağıtılmamış kazanç üzerinden tevkif edilen
tutar nihai vergi olarak kalmaktadır. Bu ise yerli şirketler aleyhine yabancı
şirketler lehine ayrımcı bir vergileme doğurmaktadır ki, Dünya genelinde
yabancı yatırımcı lehine vergi ayrımcılığı yapılması ilk olabilir. Bu düzenleme
tam mükellef şirketlerin ortaklıklarını yurtdışına taşımasını da tetikleme
ihtimalini de göz ardı etmemek lazım.
Diğer yönden banka ve finans
sektörü BDDK uygulamaları gereği nakit dengelerinin korunması amaçlı olarak kar
dağıtımı sınırlamasına tabi iken böyle bir stopaj yapıldığında, mümkün
olabilecek mahsup imkanı da karın sermayeye eklenmesi dışında tamamen ortadan
kaldırılacağı için finans sektörünü olumsuz etkiyebilir. Ancak sermayeye ekleme
seçeneği banka ve finans kurumları için vergiyi ödemedikleri bir durumda
piyasaya daha fazla kaynak sağlama açısından bakıldığında pozitif bir etki de
yaratabilir. Bu düzenleme çıkarsa banka ve finans kurumları için bir yerde
tabiri caizse “Kırk katır mı? Kırk Satır mı?” deyimi tam yerinde olacak.
Tevkif edilen vergi, ya kâr
dağıtımından mahsup edilebilecek veya kar sermayeye eklenirse iade
edilebilecektir. Bu da şirketlerin bu vergiyi ödememek için öncelikle gerçek
kişi veya yabancı ülke mukimi ortağı olan şirketleri kar dağıtımına teşvik edebileceği,
tam mükellef şirketleri ise sermaye artırımına yönlendireceği açıktır. Dolayısıyla,
bir taraftan 2020 yılında ülke nakit dengesi açısından kar dağıtımı sınırlandırılırken
diğer taraftan tevkifat uygulaması ile kar dağıtımına teşvik çelişecektir. Pandemi
henüz geçmemiştir. Dolayısıyla özellikle gerçek kişi ile yabancı ortakları olan
şirketler tevkifatı ödememek için beklenmedik kar dağıtımına yönelebilir ki, bu
da ülkemiz ekonomisi açısından yine yurtdışına döviz çıkışı anlamına gelir. Tam mükellefler açısından sermayeni
artırılması olumlu sonuç doğurabilir.
Dolayısıyla, ülkemizin kamu
faaliyetlerini yürütmesi için en doğal hakkı vergileme özellikle bu dönemde ve
geçici uygulama açısından mazur görülebilir. Ancak, bu düzenlemeleri yaparken,
genel vergileme prensiplerinden uzaklaşılmaması, vergide adalet, eşitlik ve
öngörülebilirliğin bozulmaması önem arz eder. Umarız gündemdeki bu vergileme
eğer TBMM’ye gelirse daha adil ve olumsuz etkilerden arındırılmış bir hal alır.