Vergi Hukuku ve Arpa Boyu Yol’un Hazin Hikayesi
Covid-19 döneminde daha
önce aklımıza gelmeyen şeyleri yapmaya başladık. Evden çalışılır mı derken
evden çalışmaya geçtik ve aslında ofislere çok fazla bağlı olmanın gerekli
olmadığını gördük.
2000’li yıllara
girildiğinde dijital kıyametten bahsedilirken 2020’de belki dijital kıyamete
giriş yaptık belki de böyle bir süreç için hazırlıklı olduğumuzu gördük.
Paylaşılan veriler dosyalar şirket serverları data hatları ev internetinin
güvenliği derken bu günlerde en çok konuşulan konu siber güvenlik oldu.
Şirketler siber güvenlik konusunda hazır mıydı veya evden çalışanlar buna hazır
mıydı tartışılır. Önümüzdeki günlerde data hırsızlıkları veya bilgi
paylaşımları konusunda çeşitli sorunlar görmemiz mümkün. Siber güvenlik
konusunda her şirketin bir uzmandan danışmanlık alması veya faaliyetlerini
kontrolden geçirmesi, açıkların görülmesi ve düşünülmeyenin öngörülmesi
açısından önemli.
Vergisel süreçler
açısından da e-fatura, e-arşiv gibi e-belge uygulamaların yaygınlaştırılması
beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi, dilekçelerin elektronik ortamda
gönderilmesi veya tebligatların elektronik ortamda alınması ve bunların sorunsuz
alt yapılarının oluşturulması ülkemiz için ciddi bir atılım. Bununla beraber
KDV iadesi ve Tam Tasdik gibi vergi dairesine gönderilecek olan raporların 2020
döneminde artık elektronik olarak gönderilmeye başlanması da büyük bir nimet
ancak bu raporlarda anlamadığımız ve gerekliliği şüpheli çok fazla bilgi talep
ediliyor. Bu durumu fütüristik bir bakış açısıyla ele aldığımızda, sanki 100
yıl geriden geliyormuşuz hissi yaratıyor.
Bununla birlikte vergide
halen konuşulan konular başında 80’lerde 90’lardaki gündeme benzer hususlar,
halen konuşulmaya devam ediyor. Artık bu konuların çözümlenip, yeni sayfalara geçilmesi
gerekli.
Buna bir örnek verecek
olursak 90’ların sonu 2000’lerin başında başlayan dijital çağ veya internet
dünyası daha büyük vergisel sorunlara yol açıyor. Daha henüz dijital işyeri kavramının
ne olduğunu bile tam ortaya koyamamışken, bunların nasıl ve hangi ülke
tarafından vergilendirilmesi gerektiğini konuşmaya başladık.
Dijital hizmetlerin ve
dijital ekonominin vergilendirilmesi ile ilgili OECD çerçevesinde çalışmalar
devam ediyor, ancak süreçte bazı pürüzler söz konusu. ABD, ticaret savaşlarını
hatırlatacak şekilde, dijital hizmet vergilerine yönelik olarak rekabet
soruşturması başlattı. Hedef ülkeler arasında yüzde 7,5 oranındaki vergiyi
uygulamaya koyan Türkiye de yer alıyor. Son gelişmelere baktığımızda, yine ABD’nin
soruşturması kapsamındaki ülkeler arasında yer alan İngiltere’de de 2019-2020
dönemi için yüzde 2 oranındaki vergi parlamentonun onayından geçti. Ancak
gündeme gelen tartışmalar ışığında verginin 2025’te yeniden gözden
geçirilebileceğine ilişkin açıklamalar mevcut. Dijital Hizmet Vergilerini
uygulamaya koyan ülkelerin haklılık payı bulunuyor. Ancak konuya ilişkin henüz BEPS
kapsamında kabul görmüş ve standardize edilmiş bir çözüm olmaması, ülkeler
arasında uygulama farklılıklarına yol açıyor. Bu durum da söz konusu vergilerin
kalıcılığına ilişkin soru işaretlerini beraberinde getiriyor.
Ülkeler, birlikler,
sistemler dijitalleşmenin hızına ayak uyduramıyorlar. Eski bakış açılarıyla
yeni yorumlar üretilmemesi gereken bir zamana çok hızlı giriyoruz.
Fütüristik bakış açısıyla
birkaç soru soralım;
-
Dijital hizmet veren bir firma kendini uzaya
taşıyıp, hizmetlerini oradan devam ettirebilir mi?
-
Cloud Server hizmeti veren şirket, serverlarını
Aya taşıyıp oradan hizmet verebilir mi?
-
Yapay zeka şirket kurarsa bu tüzel kişi midir
yoksa gerçek kişi midir?
-
İnternet üzerinde kurulu fiziki ofisi olmayan
ve çalışanları dünyanın her yerinde home office olarak serbest çalışan kişiler nasıl
vergilendirilecek? Bu kalifiye iş gücünü kapmak için vergi savaşlarına mı yol
açacak? Yoksa ülkelerin çekici olması için refah seviyelerini artırmasına mı
neden olacak?
-
Hiç çalışanı olmayan yapay zeka yönetiminde
ve internet üzerinde kurulu şirketler ortaya çıkarsa ne olur?
Bu soruları tartışacağımız
günler çok uzak değil, dijitalleşme hız kazandığından beri bu gelişmeler daha
hızlı yaşanıyor. Günün birinde aydan veya meteordan maden getirildiğinde veya
Elon Musk ayda veya dünya etrafında dönen bir uzay üssünde üretim yapıp
teslimatı uzaydan gerçekleştirdiğinde, gümrük veya vergi sistemlerinin buna
nasıl uygulanacağının tartışılması gerekirken vergi sistemi eski hayaletlerini
görmeye, bir arpa boyu yol almamaya devam ediyor.
Diğer taraftan, Ar-Ge merkezlerinde fiziki olarak bulunma sorunu da konuya bakışımızı değerlendirmek açısından önemli. Ülkemizde covid-19 sürecinde Ar-Ge merkezlerinde fiziki olarak bulunmak yerine uzaktan çalışmaya imkan verilmiştir. Bu durumdan metrekare, dört duvar bir çatı olmadan da Ar-Ge olabileceğini anlıyoruz.
Özellikle Ar-Ge yazılım projelerinde laboratuvar kullanmayanları baz alırsak, bir bina içerisinde giriş çıkışları kontrol edilen yazılımcı ile evinde belirli bir şifre ile sisteme ulaşan yazılımcı temelde aynı işi yapıyor. Bu durum, özellikle yazılım gibi değerli Ar-Ge çalışmaları için ayrı bir fiziki mekan düzenlemesi yapılmasının aslında mümkün olduğunu gösteriyor.
Altyapıyı bugünden oluşturmamız, bununla ilgili fütüristik vergilendirme çözümleri üzerinde durulması veya
kanunların önceden değiştirilmesi gerekli. Belki de ülkeler veya ülke
birlikleri birleşip tek tip vergilendirme sistemleri üzerinde çalışmalıdır.