Yıllarca merak edilen en önemli konulardan biri eski
arabaların kullanım ömrü daha uzunken yeni nesil arabaların belirli bir
kullanım ömrü olması. Eskiden lüks sayılan arabalar artık günlük hayatımızın bir
parçası. Artan insan nüfusunu da hesaba katarsak, dünya kaynakları sınırlı ve
bir süre sonra araba üretecek çeliğe ulaşmak daha zor hale gelebilir.
Peki 10 yıl değil de 50 yıl kullanılabileceğimiz
dayanıklılıkta bir araba sunulsaydı?
İlk akla gelen tabi ki milyar dolarlar kazanmak varken
neden böyle yapılsın. Zira artık eski sistem sürdürülebilir değil. Maliyetler,
kaynak sıkıntısı ve daralan ekonomi buna izin vermiyor. Bunun yerine 50 sene
kullanılabilecek, elektrikle çalışan akıllı bir araba yapıldığında yazılım
kiralaması daha fazla kazanım sunabilir. Arabaların çoğunda artık mekanik
düğmelerin yerine ekranlar olduğunu ve birçok elektronik aksamın bu ekranlar
üzerinden yönetildiğini görüyoruz.
Dış yapısı ve motoru uzun süre dayanacak bir arabada ile
özellikle de elektrikliyse yapabilecekleriniz aşağıdaki gibidir.
-
Arabayı uydu ağı ile takip edebilirsiniz.
-
Arabada bulunan bir bilgisayar vasıtasıyla
arabayı uzaktan kontrol edebilirsiniz.
Bununla beraber, içinde her şey olan dış yapısı çok sağlam
elektrikli bir araba ürettiğinizde;
-
Arabayı sattığınız için para kazanırsınız.
-
Bakımlar ve yıpranan parçalar için para
kazanırsınız
-
Aküleri kiraladığınız için para kazanırsınız
-
Arabanızda radyo mu istiyorsunuz? Donanımı
kullanmak için ekstra aylık bir ücret karşılığında neden olmasın.
-
Arabanızda koltuk ısıtıcı mı istiyorsunuz? Ek
bir aylık ücret karşılığında donanıma giden yazılımı açtırabilirsiniz.
-
Arabanızda 8 hava yastığı değil de 24 hava
yastığı mı açılsın istiyorsunuz? O halde aylık ek bir ücret karşılığında bu da
mümkün.
-
Peki arabanızın kendi kendine gitmesini veya
park etmesini ister misiniz? O halde ihtiyacınız olan ayda abonelik yaptırıp
bunu da ihtiyacınıza göre kullanabilirsiniz.
-
Kırmızı arabanızdan sıkıldınız mı? o halde nano
teknolojik boya ile boyanmış arabanızı belirli bir ücret karşılığında siyah
yapabiliriz.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Ancak sürdürülebilirlik
açısından ekonominin buna evrilmesi çok önemli.
Yeni nesil arabaların hacklenme riski ayrı bir konu ancak,
herhangi bir şekilde hacklenen sistemin kendini bloke etmesi ve arabanın bir
anahtar kodu olmadan çalıştırılamaması veya daha fazla güvenlik önlemi söz
konusu olabilir.
Vergisel kısımlara geldiğimizde, yine bin bir türlü sorunla
karşılaşıyoruz maalesef.
-
Öncelikle böyle bir araç satışa çıktığı zaman,
alınan ek donanımlar için ödenecek tutarlar gayrimaddi hak ödemesi midir yoksa
ticari kazanç mıdır?
-
Araç satışı yapan firmanın satış veya kiralama
nedeniyle elde ettiği gelir dijital hizmet vergisine tabi olacak mıdır?
-
Aracı kullanmadığınız zamanda, araç belirli
saat aralıklarında Uber gibi bir sisteme entegre edilirse aracın elde edeceği
gelir, araç sahibi için nasıl vergilendirilebilir?
Mesela otonom bir araç için, Uber benzeri bir sistem
düşünelim. X firmasıyla otonom araç için bir sözleşme yapıyorsunuz. Sözleşmeye
göre aracı 100.000 birim yerine 50.000 birime satın alıyorsunuz. Ancak
sözleşmeye göre bu indirim aracın sizin tarafınızdan 24 saat içinde 12 saat
kullanımına bağlı. Diğer 12 saatte araç kendi kendine Uber benzeri bir sistemde
otonom olarak, X firması için hizmet verecek ve 3 sene sonunda araç tamamen
sizin olacak. Bu durumda X firmasının yurtdışında olduğunu düşünürsek, söz
konusu sözleşme neticesinde araç bir işyeri oluşturmuş olur mu ? Taşıma hizmeti
nedeniyle KDV nasıl ödenir ? Bu zaman içerisinde araç X firması için çalışırken
bir kazaya karışır veya kırmızda geçerse cezası kime ait olur ?
Otonom araç sisteminin günlük yaşantımıza girmesi halinde,
bunun gibi daha birçok soru gündeme gelebilir. Altyapısı henüz hazır olmayan bir gelecekten günü kurtararak kazanç elde
edilemez. Sadece fütüristik olarak ele aldığımızda değil, bugün de yazılım,
internet ve teknolojik donanımların geliştirilmesi hususlarının ne kadar önemli
olduğunu görebiliyoruz.
Isaac Asimov’un “I, Robot” kitabını ilk okuyanların; “bu
kadarı da olmaz hayal gücü sen nelere kadirsin” dediklerine eminim. Bu kitap
yapay zeka, robot, yapay zeka psikolojisi ve insanlığın geleceğini 1950’de
anlatmıştır. İçinde bulunduğumuz zamanda kitapta olanlara ne kadar yakın
olduğumuzu görmek ilginç ve bir o kadar endişe verici. Fütüristik fikirler,
geleceğin aynaları ve bir tsunami gibi gelecek yaklaşmakta. Eğer alt yapınız
hazır değilse sistemlerinizin çökeceği ve hızla yaklaşan tsunaminin altında
kalacağı aşikar. Vergi kanunlarını da bir altyapı olarak düşünürsek, ne kadar
modern dünyaya uyumlu olduğu tartışmaya açık olacaktır. Konumuzla ilgili olarak
ar-ge veya patent teşviklerine baktığımızda, şekilsel olduğunu görüyoruz.
İstatistiksel olarak yapılan harcama tutarlarını bir araya getirdiğinizde güzel
bir sonuç elde ediliyor gibi görünmesine rağmen, dünya çapında yüksek teknoloji
alanında söz sahibi olmanızı sağlayacak bir çıktı elde edildiği görülmüyor.
Patentte ise yine harcamaya teşvik veriyor. Fikri olarak sunulan ve ülke
ekonomisine fayda sağlayacak bir çıktıya eğer fazlaca bir harcama yapılmadıysa
büyük bir teşvik sağlanmıyor.
Buna göre, bir an önce günü kurtaran şekilsel teşviklerden
kurtulup, teknolojik yatırımları destekleyecek veya ülkemizi yeni bir silikon
vadisi yapacak teşvikler sistemi ve hukuki altyapı için adım atmaya
başlamalıyız.
