Uyumlu
mükellef indiriminden yararlanırken bu hususlara dikkat! Sonraki dönemlerde
yüksek maliyetli cezalarla karşılaşmayın.
Gelir Vergisi Kanununa 6824 sayılı Kanunla
eklenen ve 2018 yılından itibaren elde edilen kazançlara yönelik verilen
beyannamelerde uygulanmakta olan vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi
müessesesiyle; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi
olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden vergisel yükümlülüklere uyum
gösterenlere, beyanname üzerinden hesapladıklara verginin %5'ini ödemeleri
gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirim imkanı getirilmiştir.
Böylelikle vergiye gönüllü uyum gösteren, beyanname ve ödeme yükümlülükleri
başta olmak üzere Kanunda belirtilen diğer şartları sağlayan mükelleflere
vergisel yönden teşvik verilmiş ve genel olarak mükelleflerin kollektif şekilde
vergiye uyumlarının artırılması amaçlanmıştır. Zaman içinde çıkarılan muhtelif
Kanunlarla da indirim uygulanabilmesinin şartlarında kolaylık sağlanmış ve daha
fazla mükellef grubu bu teşvikten yararlanabilmiştir.
Söz konusu uygulama, pratikte bir çok
mükellefe avantaj sağlasa da düzenlemenin yanlış yorumlanarak indirimden
yararlanma hakkı olmaksızın beyannamelerinde vergi indirimi uygulayan
mükellefler için sonraki dönemlerde yüksek maliyetler olabilmekte, olası
tarhiyatlar nedeniyle indirim uygulanabilecek gelecek dönemler de risk altına
alınabilmekte veya bu mükellefler yüksek faizlerle yararlandıkları indirim
tutarlarını iade etmek zorunda kalabilmektedirler.
Bu yazımızda, vergi idaresince
verilen görüşler doğrultusunda vergiye uyumlu mükelleflerde vergi indirimi
uygulamasındaki bazı özellikli durumlardan bahsedeceğiz.
1.
İndirim konusu yapılamayan vergilerin
diğer vergilerden mahsup süresi
İndirim uygulamasında, maddede belirtilen şartları taşıyan
mükelleflerin beyanname üzerinden hesapladıkları verginin %5'i ödenmesi gereken
gelir veya kurumlar vergisinden indirilebilecek, indirilecek tutarın ödenmesi
gereken vergiden fazla olması durumunda ise kalan tutar, yıllık gelir veya
kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içerisinde
beyan üzerine tahakkuk eden diğer vergilerden mahsup edilebilecektir. Kanun
hükmüne göre gelir vergisi izleyen yılın mart ayında, kurumlar vergisi ise
izleyen yılın nisan ayında beyan edilmektedir. Ancak, çeşitli gerekçelerle
beyan süreleri Bakanlık tarafından uzatılabilmektedir. Örneğin Covid-19 gerekçesiyle,
2019 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi
beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden
vergilerin ödeme süreleri 1 Haziran 2020 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.
Peki bu durumda, bir tam yıl içerisinde
diğer vergilerden mahsup süresi ne zaman başlayacaktır?
Gelir İdaresi tarafından konuya ilişkin
verilen görüşlerde, beyan süresi uzatılmadığı veya beyannamenin verilme
süresinin son günü tatil gününe rastlamadığı sürece, beyan üzerine tahakkuk edecek
diğer vergilerinden mahsup isteme tarihi gelir vergisi mükellefleri için 1
Nisan, kurumlar vergisi mükellefleri için ise 1 Mayısta başlayacaktır. Bakanlık
tarafından beyan sürelerinin çeşitli nedenlerle uzatılmasına paralel olarak
diğer vergilerden mahsup isteme tarihinin de başlangıç süresi ötelenmektedir.
Örneğin 154 numaralı VUK Sirküleri ile 2022 hesap dönemine ilişkin verilmesi
gereken kurumlar vergisi beyannamesinin son günü 5 Mayıs 2023 Cuma günü sonuna
kadar uzatılmıştır. Dolayısıyla kapsamdaki mükellefler, 6 Mayıs 2023 - 5
Mayıs 2024 tarihleri arasında beyanları üzerine tahakkuk eden diğer
vergiler için mahsup talebinde bulunabileceklerdir. Mükellefler tarafından
beyannamelerin erken tarihlerde verilmesi bir takvim yıllık sürenin başlangıç
tarihini değiştirmeyecektir. Diğer bir deyişle beyannamesini 11 Nisan tarihinde
veren bir mükellef, kurumlar vergisi beyannamesinde yararlanamadığı indirim
tutarı için aynı yılın Mart ayına ilişkin KDV beyannamesindeki tahakkuk eden
vergi borcuna mahsup isteyemecektir.
2.
Yapılandırma Kanunları ve 6183 sayılı
Kanundaki tecil hükümlerinin uyumlu mükellef indirimi karşısındaki durumu
Çeşitli dönemlerde çıkan yapılandırma
Kanunlarıyla mükellefler, vergi dairelerine olan kesinleşmiş ya da
kesinleşmemiş borçlarını yapılandırabilmekte ya da vergi inceleme raporlarına
istinaden adlarına düzenlenen cezalı tarhiyatları yapılandırmaya konu
edebilmektedirler. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 48 ve 48/A maddeleri
uyarınca zor durumda bulunan mükellefler de bağlı bulundukları amme idaresinden
tecil talebinde bulunabilmektedirler.
İdare tarafından verilen eski
özelgelerde bu konuyla ilgili olumsuz görüşler bulunsa da, son dönemde çıkan
yapılandırma Kanunlarıyla borçlarını yapılandıran ya da 6183 sayılı Kanunun
ilgili hükümleriyle borçlarını tecil eden mükellefler, ödeme koşullarına da riayet
etmeleri şartıyla, uyumlu mükellef indiriminden faydalanabilecek ve
yapılandırmaya konu edilen borçları maddedeki vergi aslı (vergi cezaları ile
fer'i alacaklar dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun
bulunmaması şartını ihlal etmeyecektir.
Ayrıca inceleme ve tarhiyat safhasında olup,
vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve
tahakkuk işlemleri sonucu mükellefler adına yapılan cezalı tarhiyatların
yapılandırmaya konu edilmesi ve yapılandırma şartlarına uyulması durumunda da,
bu tarhiyatlar maddedeki vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla
ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması şartının
ihlali sayılmayacaktır.
3.
Mükelleflerin ortağı olduğu adi ortaklıkların
uyumlu mükellef indirimi uygulaması karşısındaki durumu
İndirimden yararlanma hakkı bulunan
mükelleflerin, bu indirimden yararlanabilmeleri için ortağı oldukları adi
ortaklıkların da Kanunda sayılan uyumlu mükellef indirimine ilişkin şartları
ayrı ayrı taşımaları gerekmektedir.
Konuya ilişkin 2019 tarihinde verilen
bir özelgede, “... adi ortaklığın borçlarından ortakların müteselsilen
sorumlu olmaları dolayısıyla, adi ortaklığın ilgili yıllarda kanuni süresinde
vermesi gereken beyannameleri vermemesi durumunda ortakların Gelir Vergisi
Kanununun mükerrer 121 nci maddesinde yer alan vergiye uyumlu mükelleflere
sağlanan vergi indiriminden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.”
ifadelerine yer verilmiştir.
Bu noktada, adi ortaklıklar açısından
görüş doğru kabul edilebilir olsa da görüşteki dayanak noktası olan “borçlardan
müteselsil sorumlu olmak” ifadesinin bazı sorunlara yol açabileceğini
düşünüyorum. Örneğin iş ortaklıkları da tıpkı adi ortaklıklar gibi Borçlar
Kanununa göre kurulan ve özü itibarıyla adi ortaklıklara çok benzeyen yapılar
olmakla birlikte aralarındaki en büyük fark iş ortaklıklarının Kurumlar Vergisi
Kanunu hükümlerine tabi olmalarıdır. Buna göre, iş ortaklıklarının kazançları
ayrı şekilde kurumlar vergisine tabi tutulmakta, ortaklığın faaliyeti boyunca
kurumlar vergisi beyannamesi verilmektedir. Dolayısıyla, kurumlar vergisi
yönünden ayrı şekilde vergilendirilen ve uyumlu mükellef indirimi şartlarını
sağlamayan bir iş ortaklığına ortak olan mükellefin kendine ait beyannamesinde,
borçlarından müteselsil olması gerekçe görterilerek indirimden
yararlandırılmamasını çok hakkaniyetli bulmuyorum.
Bu minvalde görüşün iş ortaklıklarını
kapsamadığını ve yalnızca adi ortaklıklar için bağlayıcı olabileceğini
dolayısıyla indirim şartlarını sağlamayan bir iş ortaklığına ortak olan
mükelleflerin kendi bünyelerinde şartları sağlamaları halinde indirimden
yararlanabileceklerini düşünüyorum.
4. Uyumlu
mükellef indirimden yararlanan mükellefler tarafından yapılacak muhasebe
kayıtları
Tek düzen hesap planı uyarınca, gelir ve
kurumlar vergisi mükelleflerinin dönem sonlarında hesapladıkları gelir ve
kurumlar vergilerini “370- Dönem Karı ve Diğer Yasal Yükümlülükler
Karşılıkları” hesabında izlemeleri ve vergilerin ödenmesi sonrası bu hesabı
borçlandırarak kapatmaları gerekmektedir.
Buna göre, mükellefler tarafından dönem
sonunda “370- Dönem Karı ve Diğer Yasal Yükümlülükler Karşılıkları” hesabına
kaydedilmesi gereken vergilerin, uyumlu mükelleflere yapılacak vergi indirimi
tutarı dikkate alınmaksızın hesaplanması gerekmekte, vergiye uyumlu mükellefler
için ilave vergi indirimi hakkının kazanılması durumunda, hak kazanılan indirim
tutarının “136- Diğer Çeşitli Alacaklar” hesabının borcuna ve “602- Diğer
Gelirler” hesabının alacağına kaydedilmesi gerekmektedir.
Bu hakkın, ödenmesi gereken dönem gelir
veya kurumlar vergisinden indirilmesi veya bir tam yıl içerisinde diğer
vergilerden mahsup edilmesi durumlarında ise aşağıdaki muhasebe kayıtları yapılacaktır.
İndirim hakkının ödenmesi gereken gelir
ve kurumlar vergisi üzerinde kullanılması
370- Dönem Karı ve Diğer Yasal Yükümlülükler Karşılıkları XX |
|
371- Dönem Karının Peşin Ödenen Vergi ve Diğer Yükümlülükleri XX |
|
|
136- Diğer Çeşitli Alacaklar
XX |
|
193- Peşin Ödenen Vergiler Ve Fonlar XX |
İndirim hakkının
bir tam yıl içerisinde diğer vergilerden mahsup edilmesi
370- Dönem Karı ve Diğer Yasal Yükümlülükler Karşılıkları XX |
|
|
136- Diğer Çeşitli Alacaklar
XX |
Öte yandan,
hesaplanan vergi indirimi tutarının indirimin hesaplandığı beyannamenin
verildiği tarihin içinde bulunduğu hesap döneminde gelir olarak dikkate
alınması durumunda ise söz konusu tutar, beyanname üzerinde diğer indirim ve
istisnalar satırında gösterilerek indirim konusu yapılacaktır.
5.
Şahıs şirketinin sermaye şirketine
dönüşmesi, nevi değişikliği veya şirket birleşmeleri durumunda uyumlu mükellef
indirimi
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca
şahıs şirketi devrolan şirket olmaları şartıyla, sermaye şirketleriyle
birleşebilmekte, sermaye şirketleri ise tür değiştirerek başka bir sermaye
şirketine dönüşebilmektedir.
Şahıs işletmesinin tüm aktif ve
pasifiyle bir limited şirkete devredilmiş olması durumunda, Vergi Usul
Kanununun 161 inci maddesine göre şahsi sorumluluk halinde yürütülen faaliyet
son bulacak ve şahıs işletmesi açısından iş bırakılmış sayılacaktır. Sermaye
şirketleri ile bu şirketlerin ortakları farklı kişiliklere sahip olup, sermaye
şirketleri kurumlar vergisi mükellefi iken bu şirketlerin gerçek kişi ortakları
gelir vergisi mükellefidir. Bu kapsamda, şahıs işletmesiyken sermaye şirketine
dönüşen ve tek ortağı önceki şahıs işletmesi sahibi olan şirketin uyumlu
mükellef indiriminden yararlanma şartları dikkate alınırken, ortağın geçmiş
dönemdeki ticari faaliyetleri dikkate alınmayacak ve indirimden yararlanmak
için yalnızca kurumlar vergisi tesis edildikten sonraki faaliyetler dikkate
alınacaktır.
Öte yandan, Ticaret Kanunu uyarınca bir
sermaye şirketinin nevi değiştirerek başka bir sermaye şirketine dönüşmesi ya
da başka bir sermaye şirketiyle birleşmesi durumlarında, birleşme veya nevi
değişikliği öncesindeki şirketlerin durumlarına bakılacak ve yeni oluşan
şirketin indirimden yararlanabilmesi için önceki şirketin de şartları sağlayığ
sağlamadığı kontrol edilecektir. Diğer bir deyişle, birleşme sonrası devralan
kurumun indirimden yararlanabilmesi için devralan ve devrolunan kurumların her
ikisinin de maddede yer alan şartları sağlaması gerekmektedir. Aynı şekilde,
nevi değişikliği sonrası tür değiştiren kurumun indirimden yararlanabilmesi
için değişiklik öncesi faaliyet gösteren şirketin de bu şartları sağlaması
şartı aranmaktadır.
6. Vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden
vergilerin ödenme zamanı
Uyumlu mükellef indirimine ilişkin
maddenin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, indirimden yararlanabilmek
için indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, (maddede
sayılan vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olması
gerektiği hükmü yer almaktadır.
Gelir İdaresi tarafından konuya ilişkin
verilen önceki görüşlerde indirimden yararlanılan gelir veya kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla beyan üzerine tahakkuk eden tüm vergi
borçlarının ödenmiş olması şartı aranmaktaydı. Örneğin kurumlar vergisi
beyannamesini 11 Nisanda veren bir mükellefin, bu beyannamede uyumlu mükellef
indiriminden yararlanabilmesi için 11 Nisan itibarıyla tahakkuk eden bütün
borçlarını ödemesi gerekmekteydi.
İdarenin konuyla ilgili yapmış olduğu bu
yorum yakın dönemde verilen görüşlerle değiştirilerek, yıllık beyannamelerinin
verilmesi gereken tarihinin son günü akşamına kadar tahakkuk eden vergilerin
ödenmesi durumunda da mükelleflerin indirimden yaralanmalarına imkan tanımış
oldu. Örneğin, yukarıdaki örnekte 11 Nisan itibarıyla beyannamesini veren
mükellefin vergi beyannameleri üzerine (KDV, Muhtasar, Damga gibi) tahakkuk
eden vergilerini 30 Nisan akşamına kadar ödemesi durumunda da indirimden
yararlanma hakkı devam edecektir.
7. Usulsüzlük
ve özel usulsüzlük cezalarının uyumlu mükellef indirimi karşısındaki durumu
Uyumlu mükellef indirimi maddesinde,
kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla
ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması ile vergi aslı
(vergi cezaları ile fer'i alacaklar dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi
geçmiş borcunun bulunmaması şartları yer almaktadır.
Peki mükellefler adına kesilen
usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları bu şartların ihlali anlamına gelecek
midir?
Vergi Usul Kanunu uyarınca mükellefler
adına kesilen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarh işlemi kapsamına
girmemekte, bu cezalar vergi kanunlarının şekil ve usule ilişkin hükümlerine
riayet edilmemesi nedeniyle kesilmektedir. Dolayısıyla, tarh işleminin vergi
için yapılan bir işlem olması nedeniyle usulsüzlük cezalarının mükelleflere
tarh edilmesi söz konusu olmayacağından, bu cezaların kesilmesi “ikmalen,
re’sen veya idarece yapılmış tarhiyat” şartının ihlali anlamına gelmeyecektir.
Öte yandan, usulsüzlük ve özel usulsüzlük
cezaları maddede yer alan “vergi cezaları ile fer'i alacaklar” kapsamına da
girmemektedir. İdare tarafından bu hükmün yorumlanmasında, vergi cezası vergi
aslıyla birlikte aranılan ceza (vergi ziyaı cezası) fer’i alacak ise vergi aslı
üzerinden hesaplanan tutarlar (gecikme zammı ve gecikme faizi) olarak
değerlendirilmektedir.
Dolayısıyla, adına düzenlenmiş
usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalaları bulunan mükellefler, maddede yer alan
diğer şartları sağlarlar ise uyumlu mükellef indiriminden
faydalanabileceklerdir.
