Serbest Bölgede Fason Üretimi
Bilindiği üzere 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 5810 sayılı Kanunla değişik geçici 3’üncü maddesi uyarınca serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükellefin; Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Yine bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85 ‘ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler de gelir vergisinden müstesnadır.
Bu aşamada bir süredir idare tarafında tartışma yaratan yorum ise, hammaddeyi bedelsiz alan firmaların yaptığı faaliyetin üretim sayılmamasıdır.
Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan (1) seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin imalat faaliyetlerine uygulanacak kurumlar vergisi istisnası ile ilgili 5.12.3.7.1 no.lu maddesinde serbest bölgede fason olarak imal ettirilen ürünlerin satışından elde edilen kazançların istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği belirtilmiştir.
Aynı tebliğde
ayrıca; Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin imal ettikleri
ürünlerin satışından elde ettikleri kazançların gelir veya kurumlar vergisinden
istisna edilebilmesi için aşağıdaki 3 belge ve listenin varlığı aranışmıştır;
- Bölgelerde
"imalat" faaliyetinde bulunmak üzere alınmış ruhsatın bir örneği,
- Sanayi sicil
belgesi ve kapasite raporunun bir örneği,
- İmalat
faaliyetinde kullanılacak araç parkını gösteren bir liste
Yine
Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan ve serbest bölgelerde istihdam edilen
personelin ücretlerine ait gelir vergisi istisnasını konu alan (1) seri no.lu
3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nde aynen aşağıdaki açıklamalara
yer verilmiştir;
“………….
Yurt içinden serbest bölgeye
fason imalat kapsamında getirilen veya
dahilde işleme rejimi kapsamında yurt dışından
bölgeye getirilen maddelerin bölge içinde çeşitli işlemlere tabi tutulduktan sonra ülke içine geri gönderilen
veya bu ürünlerden yurt dışına ihraç edilen ürün bedelleri, % 85 ihracat
tutarının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır. Bölgedeki işletmelerin fason imalat yanında
ayrıca bölge içinde üretim ve ihracat
yapmaları durumunda ise, Kanunda belirtilen şartları taşıyıp taşımadıklarının
tespitinde fason imalat dışında üretim yapılan ve ihraç edilen ürün
bedelleri dikkate alınacaktır.
……………”
Bu
noktada sorulması gereken soru fason imalat nedir? Yasa da tanımı olmamasına
rağmen idare çok detaya girmeden, üretimde bedelsiz alınan bir hammadde olması
durumunda üretimi fason saymakta ve hem ücretler üzerindeki gelir vergisi
stopaj istisnasını hem de kurumlar vergisi istisnasını tartışmaya açmaktadır.
Bu
konuda oluşan bir ihtilafta, serbest bölgede “fason üretim” yaptığı iddiası ile
cezaya muhatap olan mükellefle ilgili olarak Danıştay 9. Daire aşağıdaki kararı
vermiştir;
“Olayda, davacının serbest bölgede
gerçekleştirdiği faaliyetin imalat kapsamında değerlendirilmesinin mümkün
olmadığı gerekçesiyle, işçilerin ücretlerinden kesilip ödenen gelir (stopaj)
vergisinin ret ve iadesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddedildiği
görülmüş ise de, istisnayı düzenleyen Yasada; imalat faaliyetinin hangi
yöntemle yapılacağına ilişkin düzenleme bulunmaması, Yasa’nın öngörmediği bir
sınırlamanın tebliğ ve dava konusu işlemle belirlenmesinin Anayasanın 73. Maddesinde
yer alan ‘vergilendirmede kanunilik ilkesine’ aykırılık oluşturması nedeniyle” denilerek
idari işlem iptal edilmiştir (Dan. 9. Daire 15.10.2018, E:2018/1187,
K:2018/6263.)
Bize
göre de, sadece hammaddeyi bedelsiz aldığı gerekçesiyle yapılan işlemleri
imalat saymamak son derece yüzeysel bir değerlenmedir. Bundan daha da önemlisi,
yasa hükmü aynı iken, özelge veya vergi dairesi kararları ile vergisel tabanı
genişleten uygulamalar olması girişimcileri ürkütmekte, özellikle yabancı
sermaye tarafında ciddi tereddütler oluşturmaktadır.
Kamu
otoritesi tabi ki, kamu çıkarının gerektirdiği her tür düzenleme ile vergisel
tabanı genişletici düzenlemeler yapabilir. Ancak özelge ve vergi dairesi
işlemleri ile yasada açık hüküm yok iken, hak kaybına yol açan, ilave vergi
ödenmesine yol açan uygulamalardan kaçınılmasının kamu çıkarı açısından daha
faydalı olacağını düşünmekteyiz.