Prim
İadeli Hayat Sigortası Poliçelerinde Vergi Uygulamaları
Günümüzde,
hayat sigortası branşında faaliyet gösteren şirketlerin en çok dikkat çeken
ürünlerinden biri yaşam ve vefat teminatlarının birlikte sunulduğu prim iadeli hayat
sigortası poliçesidir.
Karma sigorta
olarak da anılan bu türdeki sigorta ürünleri hem vefat hem yaşama hali
risklerine karşı birlikte koruma sağlamakta ve sigorta ettirenlere yaşama hali teminatına
ek olarak poliçe süresi içinde bir vefat gerçekleşirse hak sahiplerine ödenmek
üzere vefat teminatı da sunmaktadır.
Yazımızda
birikim priminin yer almadığı bu kapsamdaki poliçeler nedeniyle sigortalılar
tarafından yapılan ödemeler ile sigorta şirketlerince gerçekleştirilen tazminat
ödemelerinin Gelir Vergisi Kanunu yönünden değerlendirilmesine yer
verilmektedir.
Gelir
Vergisi Kanunu Açısından
1. Sigortalılar
Tarafından Yapılan Ödemelerin Durumu
Gelir
Vergisi Kanunu’nun 63. maddesinin birinci fıkrasında ücretin gerçek safi
değerinin işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan menfaatler
toplamından, aynı maddede 1 ila 5. bentlerde sayılan indirimler yapıldıktan
sonra kalan miktar olduğu hükmedilmiş olup, söz konusu fıkranın 3. bendinde ise
“Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya
sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine
ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı
tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık,
engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri
için hizmet erbabı tarafından ödenen primler (İndirim konusu yapılacak primler
toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari
ücretin yıllık tutarını aşamaz. Cumhurbaşkanı bu bentte yer alan oranları
yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi,
asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye
yetkilidir.).” ifadesine yer verilmiştir.
Konuyla
ilgili açıklamaların yer aldığı 85 Sayılı Gelir Vergisi Sirküleri’nin “Ödenen
Şahıs Sigorta Primlerinin Ücret Matrahının Tespitinde İndirimi” başlıklı
bölümünde;
“6327
sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca, 1/1/2013
tarihinden itibaren, vergiye tabi ücret matrahının tespitinde, bireysel
emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin elde edilen
ücretin % 15'ine kadar olan kısmı ücret matrahının tespitinde
indirilebilecektir.
Vergiye
tabi ücret matrahının tespitinde dikkate alınacak sigorta primleri; sigortanın
Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta
şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla;
-
Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait birikim priminin alındığı
hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin
%50'si ile
-
Ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi
şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerden
müteşekkildir.
İndirim
konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini
ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır. Yıl içinde
asgari ücret tutarında meydana gelebilecek değişiklikler, indirim yapılacak tutarların
hesabında dikkate alınacaktır.
İndirim
konusu yapılacak prim tutarının tespitinde esas alınacak ücret, işveren
tarafından çalışana hizmeti karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye,
sosyal yardımlar ve zamlar gibi vergiye tabi sürekli nitelikteki ödemelerin
brüt tutarlarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar
(yapılan gerçek bir giderin karşılığı olsun olmasın) dikkate alınmayacaktır.” açıklamalarına
yer verilmiştir.
İdare’nin
Görüşleri
Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından verilen 13.08.2013 tarihli ve
49327596-120[GVK-2013.16]-207 sayılı özelgede
“… Yukarıda
yer alan hüküm ve açıklamalara göre, ücretlinin şahsına, eşine ve küçük
çocuklarına ait hayat sigortası gurubunda yer alan tüm sigorta primleri için hizmet
erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile birikimli sigortaların dışında
kalan yaşam teminatı içeren sigorta primlerinin tamamı ödendiği ayda elde
edilen ücretin % 15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını
aşmaması ve prim ödeme belgesinin primin ait olduğu ay içinde ibraz edilmesi
halinde ücretin safi değerinin tespitinde ücret matrahından indirilmesi
mümkündür.
Buna
göre, eşiniz adına ölüm teminatlı prim iadeli hayat sigortaları için ödemiş
olduğunuz primlerin tamamını, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve
yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması koşuluyla ücret
matrahınızdan indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.” Denilmiştir.
İdarece
11.05.2016 tarihli ve 51421814-120[1-2016-5]-67 sayılı başka bir özelgede
“… Buna
göre, kendi adınıza yaptırdığınız ölüm teminatlı prim iadeli hayat sigortası
için ödemiş olduğunuz primlerin tamamının serbest meslek kazancı olarak beyan
edilen gelirin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması
koşuluyla gelir vergisi matrahından indirim konusu yapılması mümkün
bulunmaktadır.” değerlendirmesine yer verilmektedir.
Buraya
kadar söz konusu iki özelgede de ifade edildiği üzere birikim unsuru içermeyen
/ birikim priminin alınmadığı prim iadeli hayat sigortaları için ödenen
primlerin tamamının, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak
asgari ücretin yıllık tutarını aşmaması koşuluyla ücret matrahından indirim konusu
yapılması mümkün bulunmaktadır.
2. Sigorta
Şirketleri Tarafından Yapılan Ödemeler
Birikimsiz
hayat sigortalarında yaşama riskinin gerçekleşmesine bağlı olarak süre sonunda
yapılan vade gelimi (tazminat ödemelerinin) ve süre içerisinde poliçenin
sonlandırılması neticesinde yapılan prim iadelerinin vergi karşısındaki
durumuna yönelik vergi uygulamaları açısından tereddütler bulunmaktadır.
Sadece
yaşam veya hem yaşam hem vefat risklerini kapsayan risk primli hayat
sigortalarının dövize veya başka bir değere endeksli olarak düzenlenmekte ve söz
konusu ürünler poliçe süresi içerisinde vefat riski (vefat teminatı), poliçe
süresi sonunda ise hayatta olma (yaşam teminatı) durumunun fiyatlandırıldığı ve
bu teminatlar için risk primi alınan hayat sigortası ürünleri olup,
sigortalının vefatı durumunda hak sahiplerine, sigortalının poliçe süresi
sonunda hayatta olması durumunda ise sigorta ettirenlere yapılan ödemeler hayat
sigortacılığı açısından bir tazminat ödemesidir.
85
Seri No.lu Gelir Vergisi Sirküleri’nin “Menkul Sermaye İradının Tespiti”
başlıklı bölümünde “Dövize endeksli birikimli hayat sigortalarında, irat
tutarının hesaplanmasında anapara kur farkları irat tutarına dahil edilecek
olup, yatırıma yönlendirilen tutarın tespitinde yatırıma yönlendirme
tarihindeki kurun esas alınması gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiş olup,
birikimsiz hayat sigortalarına yönelik net bir düzenlemeye yer verilmemektedir.
3 Seri
No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin “Birikimsiz Sigorta Poliçeleri Dolayısıyla
Elde Edilen Gelirler” başlıklı bölümünde de “Belirli risklere karşı yapılan ve
riskin gerçekleşmesi halinde hak sahibine belirli bir ödeme yapılmasını öngören
birikimsiz sigorta poliçeleri kapsamında yapılan ödemeler gelir vergisinin
konusuna girmemektedir. Dolayısıyla, bu nitelikteki gelirlerin Gelir Vergisi
Kanununun 75 inci maddesi kapsamında menkul sermaye iradı olarak
değerlendirilmesi mümkün değildir.” ifadesi yer almaktadır.
3 Seri
No.lu Gelir Vergisi sirkülerinin “Karma Poliçeler Dolayısıyla Elde Edilen
Gelirler” başlıklı bölümünde de “Ölüm, maluliyet ve benzer risklere karşı
yapılan riziko teminatları ile birikimli teminatların aynı poliçede
gösterilmesi durumunda, söz konusu poliçenin birikimli teminata isabet eden
kısmı ile ilgili olarak yapılacak ödemeler menkul sermaye iradı olarak
değerlendirilecektir. Birikimler dışında, sadece riskin gerçekleşmesi
halinde yapılan ödemeler ise gelir vergisinin konusuna girmemektedir.
Ölüm,
maluliyet ve benzer risklerin gerçekleşmesi halinde risk teminatına ilaveten
sigortalıya risk anındaki birikimlerinin değerinin ödenmesi veya birikim veya
risk teminatından yüksek olanın ödenmesi esasına dayalı poliçelerde ödeme
riskin gerçekleşmesine bağlı olarak yapılsa dahi, birikimli teminata isabet
eden tutar menkul sermaye iradı olarak değerlendirilecektir.” ifadelerine yer verilmiştir.
İdare’nin
Görüşleri
Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından verilen 24.11.2009 tarihli ve
B.07.01.GİB.0.03.40/4034-1176 sayılı özelgede “Öte yandan, olayımızda
sigorta hizmetinin karşılığı olarak ödenen tutarın bu hizmetten yararlanmaktan
vazgeçen kişiye iadesi söz konusu olup, iadeyi alan açısından gelir doğurucu
herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Dolayısıyla, birikimsiz hayat sigortası
poliçeleri kapsamında hak sahibine yapılan prim iadelerinin menkul sermaye
iradı olarak vergilendirilmesi söz konusu değildir.
Yukarıdaki
açıklamalar, birikimsiz sigorta poliçeleri dolayısıyla aynen iade olunan prim
tutarları için geçerli olup, herhangi bir şekilde nemalandırma yapılması
halinde, durumun yeniden değerlendirileceği tabiidir.”
değerlendirmeleri yer almaktadır.
Özelgenin
2009 tarihli olması ve sonraki tarihlerde düzenlenen poliçeler özelinde
tereddütlerin hasıl olunması nedeniyle konuyla ilgili olarak güncel tarihli bir
özelge talebi gerçekleştirilmiş olup, 14.04.2023 tarihi itibariyle özelge
talebine İdare tarafından dönüş yapılmıştır. Gelen cevap yazısında özetle;
“Yukarıda
yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, birikim priminin alınmadığı Yaşam
Teminatlı Sigortalar ve Karma Sigortalar (yaşam ve vefat teminatlarının aynı
anda sunulduğu poliçeler) kapsamında yapılan tazminat ödemeleri, belirli
risklere karşı akdedilen ve riskin gerçekleşmesi halinde hak sahibine ödeme
yapılmasını öngören birikimsiz sigorta poliçeleri kapsamında yapılan ödemeler
mahiyetinde olduğundan, söz konusu ödemeler, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci
maddesinin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendi kapsamında menkul sermaye
iradı olarak değerlendirilmeyecektir.
Dolayısıyla,
Yaşam Teminatlı Sigortalar ve yaşam ve vefat teminatlarının aynı anda sunulduğu
Karma Sigortalar kapsamında yapılan söz konusu ödemeler üzerinden Gelir Vergisi
Kanununun 94 üncü maddesi kapsamında gelir vergisi tevkifatı yapılması söz
konusu değildir.” değerlendirmesinde bulunulmuştur.
Sorumlu
Vergicilik Anlayışı ile
Prim
iadeli hayat sigortalarında dövize veya başka bir değere endeksli birikimsiz
poliçeler düzenlenmekte olup, sigortalıya ödediği tutarlar herhangi bir
nemalandırma yapılmadan ve birikim hesaplanmadan sigortalıya iade edilmektedir.
Yukarıda
yer verilen mevzuat açıklamalarımız, İdare’nin güncel tarihli görüşü kapsamında
sigortalıya gerek erken ayrılma (iştira) ile gerek vade sonunda yapılacak
ödemelerin “tazminat ödemesi” niteliğinde olması, birikim unsuru içermemesi ve
üzerinde bir nemalandırma yapılmaması nedeniyle gelir vergisinin konusuna
girmediği düşüncesindeyiz.