Türkiye’de Holding, bağlı ortak ve iştirakleri arasında
ilişkinin en yoğun olduğu alan şüphesiz grup içi finansman işlemleridir. Vergi incelemelerinde
ve dava içtihatlarında grup içi finansman en çok ele alınan konular arasında olmaya devam etmektedir. Özellikle
Covid 19 pandemisi Grup içi fonlamaları
arttırmış; Grup içinde nakit yönetimi en değerli işlevlerden biri konumuna
gelmiştir.
Grup içi finansman işlemleri; Grup Şirketleri arasında
krediler, kefaletler, cari hesap adatları, nakit havuzları, hazine yönetimi,
hedging işlemleri olarak sınıflandırılabilmektedir. Grup Şirketlerinin
birbirlerine fon sağlarken söz konusu fonu alan ve sağlayan açısından emsallere
uygunluk prensibine uygun fiyatlama yapılması gerekmektedir. Türkiye, transfer
fiyatlandırması düzenlemelerinde temel
olan emsallere uygunluk prensibini
OECD transfer fiyatlandırması rehberi
paralelinde benimsemiştir. Mal
alım/satım ve hizmet alım/satımında uygulanan OECD yaklaşımının grup içi
finansman işlemlerinde de uygulanması gerektiği açıktır.
Türkiye’deki uygulamalara baktığımız zaman finansman
işlemlerinde genelde Türkiye Cumhuriyeti
Merkez Bankası “TCMB” reeskont faiz
oranları , TCMB mevduat faiz oranları ya da şirketin kendi finansman
maliyetlerinin emsal olarak dikkate alındığını görmekteyiz. Bununla birlikte grup içi finansmanlarda uygulanacak faiz
oranlarının OECD yaklaşımı çerçevesinde
de değerlendirilmesi gerekmektedir. OECD yaklaşımı benimsenmesi özellikle
yurtdışından sağlanan finansmanlar ile ilgili çifte vergilendirmenin önüne
geçebilecektir.
OECD finansal işlemlerin transfer fiyatlandırması açısından
değerlendirilmesine ilişkin olarak 3 Temmuz 2018 tarihinde Taslak Rehber yayınlanmıştır. OECD Vergi Matrahı Aşındırması
ve Kar Aktarımı (BEPS) Aksiyon Planı’nın önemli parçalarından biri olan ve OECD
Transfer Fiyatlandırması Rehberi’ne 10. bölüm olarak eklenen nihai versiyon ise 11 Şubat 2020’de
yayınlanmıştır.
OECD yaklaşımında ilişkili taraflar arasındaki finansman işlemleri analiz edilirken; finansal
işlemlerin niteliğinin doğru bir şekilde tespit edilmesi, borçlu ve alacaklı
tarafların sahip oldukları diğer gerçekçi alternatiflerin doğru şekilde değerlendirilmesi ve fonksiyon,
risk ve varlık analizlerinin detaylı bir şekilde gerçekleştirilmesi ve finansal
işlemlerin emsallere uygunluğunun değerlendirilmesinde kullanılacak yöntemlerin
seçimi esastır.
Gerçekleştirilen finansal işlemlerden elde edilen
faydaların, piyasa verileri, makroekonomik göstergeler, üstlenilen riskler gibi
noktalar ile beraber değerlendirilmesi, Çok Uluslu İşletme (“ÇUİ”)’lerin grup
içerisinde finansman politikası oluşturulması ve bunun dokümante edilmesi önemlidir.
Grup içi krediler
En sık karşılaşılan işlem olan Grup içi kredi işlemlerinde
borç alan ve borç veren tarafların ayrı ayrı analiz edilmesi gerekmektedir. Grup içi kredi işlemlerinde temel olarak
Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemi (KFY) kullanılmaktadır. KFY kullanımında iç emsal
ya da dış emsal analizleri yapılmaktadır.
Emsal analizlerinde gerçekleştirilecek fonksiyon, risk ve
varlık analizinde kredi alan tarafın ( borçlunun) Gruptaki stratejik önemi,
borcunu ödeyememesi durumunda Gruptan alacağı destek ve borçlu tarafın faaliyet gösterdiği
sektörün makro ekonomik göstergeleri grup içi kredi işleminin koşullarının
emsallere uygunluğunun belirlenmesinde önem teşkil etmektedir. Grup
Şirketlerinde bağımsız bankalar ile finansman işlemi olması durumunda söz
konusu kredi işleminin hüküm ve koşullarının ilişkili kişileri ile gerçekleşen
kredilerin hüküm ve koşulları için emsal olup olmayacağı değerlendirilmelidir. İç emsal olmaması durumunda dış emsal
analizleri yapılmaktadır. Dış emsal analizlerinde ise Thomson Reuters, Loan connector,
Bloomberg gibi veri tabanları kullanılabilmekte; kredi emsal faiz oranı belirlenirken yalnız kredi değil işlemin mahiyetine göre
bono, tahvil mevduat gibi finansal araçlara da bakılabilmektedir.
Grup içi kredilerde
dış emsal faiz oranının
belirlenmesi içi en önemli hususlardan birisi borcu alan tarafın kredi notudur.
Emsal çalışmalarında bu bağlamda birçok çalışması bulunan kredi derecelendirme
kuruluşlarının kullandığı yöntemler
izlenebilecektir.
Türkiye’de grup içi kredi işlemlerinin emsallere
uygunluğunun tespitinde uluslararası kredi kuruluşlarının çalışmalarına
pratikte çok fazla rastlanmamaktadır. Türkiye’de grup içi kredi işlemlerinde
öncelikle kurumun mevduat faiz oranı ya da
mevcut Banka kredileri iç emsal olarak dikkate alınabilmekte, bunların
olmaması ya da karşılaştırılabilir
olmaması durumunda, TCMB veya piyasada geçerli olan faiz oranları dikkate alınmaktadır.
Bu yaklaşım piyasa hakkında bilgi sağlasa da daha analitik olan ve OECD yaklaşımına
daha uygun olan ekonomik analizlerin gerçekleştirilmesi önemlidir.
Türkiye’de faaliyet gösteren Şirketlerin de yurtdışı Grup
Şirketlerine kredi kullandırabileceği göz önüne alınırsa; krediyi alan Şirketin kredi notu ve kredi
notunu etkileyen ülke risk primi de kredi faizinin tespitinde önem
kazanmaktadır. Ayrıca Türkiye’deki Şirket bu parayı Grup Şirketine kullandırmasaydı
en gerçekçi ve benzer risk seviyesinde yatırım getirisi ne olacaktı (fırsat
maliyeti) sorusunun cevaplanması gerekmektedir.
Grup içi finansman işlemlerinde temel odak noktası faiz
oranının emsallere uygunluğu olsa da; OECD rehberi paralelinde dikkate alınması
gereken diğer hususlar; söz konusu finansmanın kredi mi yoksa sermaye
niteliğinde mi olduğu; krediyi veren ve
krediyi alan taraflar açısından en gerçekçi ve mümkün diğer seçeneklerin neler
olduğunun irdelenmesidir. Analizlerde
bağımsız taraf bu krediyi bu Şirkete bu
şartlarda verir miydi sorusunun cevabı aranmalıdır.
Nakit havuzu
Grup içi krediler kadar sık olmasa da ; borçlanma
faizlerinin azaltılması, faiz gelirlerinin maksimize edilmesi, nakit
yönetiminin merkezileşmesi amaçları ile grup içi nakit havuzu uygulamasına
sıkça başvurulmaktadır. Havuzdaki mevduat ya da kredilerin borç ve alacak
bakiyelerinin kısa vadeli ödenmesi gerektiği varsayılan uygulamadaki ödeme
vadelerinin uzaması durumunda Grubun finansman politikalarına bakılması
gerekmektedir. Grup içi nakit havuzu işlemlerinden elde edilen gelirin
emsallere uygunluğunun tespiti sahip olunan işlevlere, üstlenilen risklere ve
ekonomik koşullara göre belirlenmelidir.
Teminat İşlemleri
Finansal garantörlük, garantörlük edilen borçlunun borcunu
ödeyememesi durumunda garantörün yerine getirmesi gereken hukuki sorumlulukları
olan yükümlülüktür. Ayrıca; Grup Şirketinden birinin solo finansalları
nedeniyle uygun oranlarda faizli kredi alamaması sonucu Ana Şirketin kredi
notunu kullanarak daha uygun orana faiz
alması da Ana Şirket tarafından sağlanan garantörlük olarak dikkate
alınabilir.
OECD Rehberi, garantörlük işlemi sonucunda sağlanan tespit
edilebilir faydanın emsallere uygun olması gerektiğini belirtmektedir. Diğer
ifadeyle garantörlük nedeniyle alınacak
teminat ücretinin sağlanan faydayı geçmemesi gerekmektedir.
Sadece bir Grubun üyesi olmak nedeniyle daha uygun faiz
oranları elde ediliyorsa; burada alınması gereken bir teminattan söz etmek
mümkün olmayabilecektir. Garantörlük faaliyeti kapsamında Ana Şirket ya da garantör
olan Şirket tarafından fiilen verilen bir garanti söz konusu olduğunda ise bu garantörlük
sonucunda sağlanan faydaların analizi sonucu bir teminat ücreti belirlenecektir.
Türkiye’deki uygulamalarda pratik olduğu
için kullanılan Kredi Garanti Fonu teminat oranları aslında fayda analizi gibi
analizleri içermediği ve çok jenerik olduğu için yanlış sonuçlar doğurabilecektir.
Hazine
Fonksiyonu
Hazine bölümünün ÇUİ Grubu içerisinde merkezi olarak yapılanan
ve rutin faaliyetler yürüten hazine bölümü ile Grup içerisinde merkezi olarak
yapılanmayan ve rutin olmayan faaliyetler yürüten hazine bölümünün riskleri
doğrultusunda elde ettiği gelirin emsallere uygunluğunun değerlendirilmesinde
fonksiyon, risk ve varlık analizi büyük önem teşkil etmektedir.
Sonuç
Son yıllarda ülkeler; özellikle OECD BEPS projesi
kapsamında kendi ülkelerinde faiz gideri kısıtlamalarına gidiyor olsa da
Şirketler arasında Grup içi finansman hacimlerinde azalma görülmemektedir.
Covid 19 pandemisi de dış kaynaklardan ziyade
Grup içi fonlamaları arttıran bir trend sunmaktadır. Doğrudan nakit
sağlanmasa bile nakit yönetimi de en değerli işlevlerden biri haline gelmiştir.
Dolayısıyla Grup Şirketleri arasında gerçekleşen önemli finansal işlemler söz
konusu olmaktadır. Her ne kadar belirli
şartları taşıyan finansman giderlerinin kurumlar vergisi matrahında gider
olarak dikkate alınması mümkün olmasa da yine de faiz oranlarının emsallere
uygun olarak belirlenmesi hem gider yazılan kısım hem de örtülü kazanç yoluyla
kar aktarımı iddiası ve buna bağlı ortaya çıkabilecek gelir vergisi stopajı ve emsal bedel KDV si nedeniyle halen
önemlidir.
Bu nedenle; Grup içi finansal işlemlerde işlemin
mahiyetinin net bir şekilde belirlenmesi gerekmekte; emsallere uygunluğunun
tespitinde OECD yaklaşımının kullanılması gerekmektedir. İdarenin, gerçekleşen
işlemlerin emsallere uygunluğunun tespitinde grup içi finansman politikalarını
da değerlendireceğini göz önüne aldığımızda, Çok Uluslu Grupların grup içi
finansman politikası oluşturması ve bunu dökümante etmesinin önem taşıdığı
görülmektedir.
Yazarlar: Başak Diclehan (Transfer
Fiyatlandırması, Şirket Ortağı) & Gökçenur Yıldırım (Uzman)