Son yıllarda Kurumlar Vergisi (KV) oranı, önceki
dönemlerin aksine bir çok değişikliğe uğramış ve vergi uygulayıcıları ile
mükelleflerin hangi oranı, nasıl uygulayacağı konusunda tereddüt yaşamalarına
sebep olmuştur. Halihazırda % 20 olarak bildiğimiz kanuni KV oranı 2017
yılından beri yapılan değişiklikler ile her yıl neredeyse farklı bir oran
olarak karşımıza çıkmış ve yapılan en son düzenleme ile de kanuni oran kısaca
banka ve finans kurumları için farklılaştırılmış, akabinde ihracat ve üretim
faaliyetleri için sağlanan 1 puanlık indirim ile çoklu bir kurumlar vergisi
oranı uygulamasına geçilmiştir.
Kurumlar Vergisi Oranı Tek Oran’dan Çoklu Oran
Uygulamasına Dönüşmüştür
Bu çerçevede, genel KV oranı 5520 sayılı KV
Kanunu’nun 32 inci maddesinde %20 olarak belirlenmiştir. %20 olarak belirlenen
bu oran, KV Kanunu’nun Geçici 13’üncü maddesi çerçevesinde, kurumların 2021
yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için %25, 2022 yılı
vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için ise %23 olarak uygulanacaktır.
Şu kadar ki bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler,
elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık
yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans
şirketleri ve emeklilik şirketlerinin 2022 ve izleyen vergilendirme dönemi kurum
kazançları üzerinden ise %25 oranında kurumlar vergisi alınacaktır. Dolayısıyla,
6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para
kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye
piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin
2022 ve izleyen vergilendirme dönemlerine ilişkin kurum kazançları %25 nispetinde,
bunlar haricindeki kurumların 2022 vergilendirme dönemi kurum kazançları ise
%23, izleyen vergilendirme dönemi kurum kazançları ise %20 nispetinde kurumlar
vergisine tabi olacaktır.
Bu düzenlemeler çerçevesinde yukarıda sayılan
kurumların, 2022 yılı ikinci geçici vergilendirme dönemi beyannamelerinden
başlamak üzere, 2022 ve sonrası hesap dönemlerine ilişkin kazançları %25, diğer
kurumların ise 2022 hesap dönemi kazançları %23, sonraki dönem kazançları ise
%20 oranında vergilendirilecektir.
Bura göre kurumlar
vergisi oranı yıllar itibariyle aşağıdaki gibi uygulanmış ve uygulanacaktır.
Mükellef \Yıl |
2021 Yılı |
2022 Yılı |
2023 Yılı |
Genel Orana Tabi Mükellefler |
% 25 |
% 23 |
% 20 |
· Bankalar · 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler ü Finansal kiralama şirketleri ü Faktöring şirketleri ü Finansman Şirketleri · Tasarruf finansman şirketleri · Elektronik ödeme ve para kuruluşları · Yetkili döviz müesseseleri · Varlık yönetim şirketleri · Sermaye piyasası kurumları · Sigorta ve reasürans şirketleri · Emeklilik şirketleri |
|
% 25 |
% 25 |
2023
Yılı Sonrasındaki Dönemlerde Uygulanacak Kurumlar Vergisi Oranı Konusundaki
Tereddüt Ortadan Kaltı.
Malum KVK 32 inci
maddesine 7394 Sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle değişiklik yapılmış ve ikili
oran uygulamasına geçilmişti. Ancak bu düzenleme yapılırken 1 inci fıkrasındaki
bu değişikliğin ilgili Kanunun yürürlük maddesinde “ 2023 yılı vergilendirme
dönemi kurum kazançlarına uygulanmak üzere 15.04.2022” tarihinde yürürlüğe
gireceği ifadesi eklenmişti.
KVK 32 inci maddesinde
7394 Sayılı Kanunun 25 inci maddesiyle yapılan bu oran düzenlemesinin, ilgili 32 inci maddenin kanunun asli ve kalıcı
bir maddesinde yapılması nedeniyle 2023 yılı sonrasındaki vergilendirme
dönemleri için de farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece 2023 yılı için
belirlenen KV oranlarının uygulanacağını değerlendirmekle birlikte, KVK 32 inci
maddesinin 1 inci fıkrasının yürürlüğünün 2023 yılı vergilendirme dönemi kurum
kazançlarına uygulanmak üzere 15.04.2022 olarak belirlenmesi nedeniyle sanki
sonraki vergilendirme dönemleri için bir hukuki boşluk varmış gibi yorumlanması
ihtimali gündeme gelmişti. Ancak TBMM’de 1 Temmuz 2022 tarihinde kabul edilerek
7 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7417 Sayılı Kanunun 57 inci
maddesinde konuyla ilgili düzenlemeye gidilerek. “8/4/2022 tarihli ve 7394 sayılı Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 39 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç)
bendinde yer alan “2023 yılı vergilendirme dönemi kurum kazançlarına uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,” ibaresi “2023 yılı ve izleyen vergilendirme
dönemlerine ait kurum kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde,” şeklinde
değiştirilerek 32 inci maddede yapılan değişikliğin 2023 ve devamı yıllarda
uygulamasını kalıcılığı konusu netleşmiş ve tereddüt tamamen ortadan
kaldırılmıştır. İdare’nin bu konuda ihtilaflara yol açılmasına izin vermeden hızlı
aksiyon almasını takdirle karşıladığımı belirtmek isterim.
1 Puanlık İndirim Uygulamasında Kur Farkı,
Faiz ve benzeri kazançlarda ayrıştırma yapılmamalı;
KV oranı değişikliği genel oranları belirleyen
düzenlemelerde de devam ediyor. Bu konuda 7351 Sayılı Kanunun 15 inci
maddesiyle yine KVK’nun 32 inci maddesine ilave edilen üç fırka eklenerek iki
faaliyet alanına 1.1.2022 tarihinden geçerli olmak üzere bir puanlık indirimli
KV oranı uygulanma imkânı sağlanmıştır. Buna göre ihracat yapan kurumların
münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançları ile sanayi sicil belgesine haiz
ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumların münhasıran üretim
faaliyetinden elde ettikleri kazançlarına 1 puanlık KV oran indirimi
uygulanmaya başlanmıştır. Bu iki fıkradaki indirimli
oranlar, KVK 32 inci maddesi kapsamındaki diğer indirimler uygulandıktan
sonraki kurumlar vergisi oranı üzerine uygulanacağı da ayrıca maddede belirtilmiştir.
7351 sayılı Kanunla getirilen bu indirimin
uygulamasında “ihracattan elde edilen kazanç” ile “Üretim faaliyetinden elde
edilen kazanç” kavramlarının açıklığa kavuşturulması uygulama açısından kritik
öneme sahiptir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı konunun uygulama
usul ve esaslarını 1 Seri No.lu KV Genel Tebliğinde değişiklik yapan ve 14
Mayıs 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 20 Seri no.lu KV ile
açıklamıştır. Buna göre; ihracat yapan kurumların ihracattan elde ettikleri
kazançlarıyla sınırlı olmak üzere KV oranının 1 puan indirimli uygulanabilmesi
için ihracat faaliyeti ile iştigal etmeleri, üretim faaliyetiyle iştigal eden
kurumların bu indirimli 1 puandan yararlanabilmeleri için de sanayi sicil
belgesine sahip olmaları ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal etme şartlarının
birlikte sağlamaları gerekli ve yeterlidir. Tebliğ her iki indirim konusunun
nasıl uygulanacağını detaylarını ayrı ayrı açıklamış olup bizim üzerinde
duracağımız kısım olan kur farkı konusu 1 Seri no.lu KV Genel Tebliğine eklenen
32.1.2.12.2 bölümünde, münhasıran üretim veya ihracat kazançlarına isabet eden
kur farkı ve diğer gelirlerin durumu başlığı altında açıklandığını görüyoruz.
Buna göre gerek ihracat faaliyeti gerekse
üretim faaliyeti kapsamında doğan alacaklara isabet eden kur farkı, faiz ve
benzeri gelirleri 1 puan indirim uygulanacak kurum kazancı değerlendirilirken,
bu faaliyetler kapsamındaki alacakların tahsilinden sonra oluşan kur
farkı, faiz ve benzeri gelirlerin ise söz konusu
indirimden yararlanamayacağı belirtilmiştir.
Ayrıca yine aynı Tebliğin 32.1.2.12.1. Genel
Giderlerin Dağılımı bölümünde; indirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile
bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde indirim uygulanacak
kazanca ilişkin hasılat, gider ve maliyet unsurlarının ayrı olarak tespit edilmesinin
esas olduğu, söz konusu indirim kapsamında kabul edilen faaliyetlerden elde
edilen kazancın, kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından, hasılat,
maliyet ve gider unsurlarının, ayrı ayrı izlenmesi, diğer faaliyetlerle
ilişkilendirilmemesi ve kayıtların da bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması
gerektiği açıklanmıştır.
Dolayısıyla, bir önceki paragrafta belirtilen
ve alacakların tahsilinden sonra oluşan kur farkı, faiz ve benzeri gelirlerin
indirimden yararlanamayacağı şeklindeki belirlemenin bütün durumlara
uygulandığında çok doğru olmayacağı görülmektedir. O nedenle bu uygulamanın birçok
ihtilaf yaratmaya açık olduğunu belirtmek isteriz. Şöyle ki, farz edelim bir
sanayi kuruluşu tüm faaliyeti siparişe dayalı ve sahip olduğu sanayi sicil belgesine
uygun üretim faaliyetinden oluşmakta ve diğer bir faaliyeti bulunmamaktadır.
Buna göre normalde tüm ticari kazancının 1 puan indirimden yararlanması
beklenir. Ancak, söz konusu sanayi kuruluşunun, satış politikası gereği
siparişe dayalı üretim için peşin olarak nakden veya çek ile tahsilat yapmakta
ve söz konusu tutarları ilgili banka hesabına aktararak muhasebe kaydını da
banka hesabına borç kaydederek tamamlamakta ve siparişin tesliminde herhangi
bir alacak olmayacak şekilde ürünlerini teslim etmektedir. Bu durumda nakit
veya çek olarak peşin tahsilat veya avans olarak tahsil edilen döviz veya TL
bazlı tutarlar bir alacak olmamakla birlikte kur farkı veya faiz gelirine neden
olduğunda bu kısmın tahsilattan sonra oluşan bir kur farkı olduğu gerekçesiyle
1 puanlık indirimli kurumlar vergisi oranından yararlanamama gibi bir durum söz
konusu ortaya çıkmaktadır Halbuki söz konusu kur farklarıda sanayi üretimi
organizasyonunun bir parçası niteliğinde olduğu açıktır. Buna göre gelirinin
tamamı sanayi üretiminden elde edilen şirketin sırf peşin tahsilat yaptığı
gerekçesiyle oluşan kur farkı ve faiz gibi gelirlerin sanayi üretiminin bir
parçası olmadığı yönünde bir görüş oldukça katı olacağı açıktır. Dolayısıyla Tebliğin
yukarıda belirtilen “alacakların tahsilinden sonra oluşan kur farkı, faiz ve
benzeri gelirlerin” ifadesinin peşin veya avans ile çalışan firmalar
açısından veya avanslar açısından açıklığa kavuşturulması oldukça önem arz
etmektedir. Bununla birlikte tebliğin söz konusu ifadesine gerek olmadığını ve
bu ayrıştırmanın yapılmasının indirimli kurumlar vergisi uygulaması ile kanunen
verilen teşviğin etkisini azaltarak tabiri caizse bir taraftan verip diğer
taraftan almak şeklinde yorumlanacağı kaçınılmaz.
Diğer taraftan birebir aynı olmamakla birlikte
benzer ihtilaflar, yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde de geçmişte gündeme
gelmiş ve yıllara sari inşaat ve onarım işinin kazancı işin bittiği yılda
vergilenirken yıllara yaygın inşaat işleri ile ilgili kur farklarının,
hakedişin bir unsuru olarak kabul edilmemesi konusu yargıya taşınmış ve
Danıştay tarafından söz konusu kur farkı ve faiz gelirleri de hakedişin bir
parçası görülerek bu gelirlerin elde edildiği yılda değil işin bittiği yılda
vergilendirilmesi gerektiği sonuçlarına varmıştır.(Danıştay 4.Dairesinin 30.5.1995
Tarihli Kararı)
Sorumlu vergicilik bakışıyla,
Öncelikle kurumlar vergisi oran uygulamasında
çoklu oran sistemine geçilmiş ve en önemlisi de 2023 sonrasındaki uygulanacak
kurumlar vergisi oranına ilişkin tereddüt ortadan net olarak kaldırılmıştır.
Şirketlerin bu çoklu kurumlar vergisi oran uygulamasında geçici vergi ve
kurumlar verisi beyanları hiç olmadığı kadar daha fazla ve dikkatli olmayı
gerektirdiği açıktır.
Diğer taraftan özellikle pandeminin etkilerini
halen yaşadığımız ekonomik ve geopolitik sorunların arttığı bu dönemde
şirketlerin sürdürülebilirliğinin ve istihdamın devamının sağlanması açısından
7351 sayılı Kanun ile kurumlar vergisi oranının ihracat ve üretim
faaliyetlerinden elde edilen kazançlar için 1 puan olarak indirilmesi oldukça
olumlu. Ancak, konuyla ilgili hazırlanan tebliğ oldukça açık ve aydınlatıcı
olmasının yanında alacakların tahsilinden sonra oluşan ve ihracat veya sanayi
üretiminin devamı mahiyetindeki kur farkı ve faiz gelirlerini 1 puanlık
indirimin dışında tutulması özellikle peşin esasında sipariş üzerinde çalışan
firmalar açısından teknik olarak çok uygun olmadığını düşünüyoruz.
Bu nedenle yeni ihtilaflar yaratılmaması adına
tebliğin kur farkı ve faiz gelirlerini ilişkin bu bölümünün en azından peşin
tahsilat veya avans uygulamalarına ilişkin olarak tekrar değerlendirilmesi
gerekir.