Hangi kar dağıtılacak?

Yayınlanma Tarihi: 31 Mayıs 2019


Birçok şirketin son günlerde gündeminde olan konulardan birisi genel kurul yükümlülüğünü yerine getirmek ve kar dağıtımına karar vererek nakit akışlarını düzenlemek. Ancak bu husus Türk Ticaret Kanunu uyarınca bağımsız denetime tabi olan şirketlerde daha fazla önem arz ediyor. Bağımsız denetime tabi şirketlerin bazıları için denetim yaptırmak, farklı usul ve düzenlemelere tabi olmak yeni olgular iken bu karmaşanın üzerine mali yıl bitip, genel kurulda kar dağıtımı yapılması hususu gündeme geldiğinde hangi yasal düzenlemeye göre hazırlanan mali tablonun dikkate alınacağı konusu önem kazanıyor.

Genel Kurul kar dağıtım yetkisini kullanırken hangi karı dikkate almalıdır?

Türk Ticaret Kanunu'nun 64. maddesinde 6335 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik ile Türk Ticaret Kanununa tabi gerçek ve tüzel kişilerin Vergi Usul Kanunu'nun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile 175. ve mükerrer 257. maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorunda olduğu belirtilmiştir. Aynı maddenin devamında ise Türk Ticaret Kanununun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümlerinin Vergi Usul Kanunu'nun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmeyeceğinin altı çizilmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun 175. ve mükerrer 257. maddelerinin Maliye Bakanlığı'na verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 1 Sıra Nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği (MSUGT) kapsamında olan işletmeler (bilanço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişiler) muhasebe sistemlerini tebliğ ve ekinde öngörülen kurallara göre yürütmek zorundadırlar. Söz konusu Tebliğ'in "V-Yapılan Düzenlemenin Vergi Mevzuatı ile İlişkisi ve Yaptırımı" başlıklı bölümünde belirtildiği üzere bu düzenleme kapsamında bulunan işletmeler Tebliğ ve ekinde öngörülen muhasebe usul ve esaslarına uymak zorundadır. Ancak vergiye tabi kârın tespiti aşamasında vergi kanunlarında yer alan özel hükümlerin göz önünde bulundurması da gerekmektedir. İlgili bölümün devamında MSUGT çerçevesinde düzenlenecek mali tabloların tekliğinin değiştirilemez olduğu, işletmelerin söz konusu mali tablolardan hareketle vergiye tabi safi kazancın tespitinde vergi mevzuatı uyarınca istenilen bilgileri sağlayacak şekilde gerekli düzenleme ve hesaplamaları yapmaları gerektiği belirtilmiştir. Bağımsız denetime tabi şirketler Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan standartlar kapsamında münferit ve konsolide finansal tablolarını Türkiye Muhasebe Standartlarına (TMS) uygun olarak hazırlıyor ve söz konusu finansal tablolar TTK'nın denetime ilişkin hükümleri dikkate alınarak denetime tabi tutuluyor. Bu şirketler tarafından TMS'ye göre hazırlanmış ve bağımsız denetçi tarafından denetlenmiş finansal tablolar ilgili yılın Genel Kurulu'na sunularak onaylanıyor. Uygulamada TMS dikkate alınarak hazırlanan finansal tablolardaki değerler Vergi Usul Kanununun değerleme hükümleri ile 1 nolu MSUGT'deki hükümler dikkate alınarak oluşturulan finansal tablolardaki değerlerden farklı sonuçlar verebiliyor. Örneğin, kıdem tazminatı karşılığı bilindiği üzere uygulamada birçok şirket tarafından ayrılmıyor. Ancak kıdem tazminatı karşılıkları bağımsız denetime tabi olunmasa bile MSUGT çerçevesinde ayrılması ve mali tablolara yansıtılması gereken bir karşılıktır. Türk Ticaret Kanunu hükümleri dikkate alınarak TFRS ya da BOBİ FRS (1.1.2018 tarihi ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinde uygulanmak üzere) kapsamında oluşturulan finansal tablolarda zarar olabilmekteyken Vergi Usul Kanunu değerleme hükümlerine göre hazırlanan finansal tablolarda ticari bilanço karı çıkabiliyor; ya da tam tersi bir durumla da karşılaşılabiliyor. Türk Ticaret Kanunu kapsamında bağımsız denetime tabi olan şirketler genel kurullarına bağımsız denetimden geçmiş mali tablolarını sunmak zorundadır. Bu durumun aksi mümkün olmayıp, dağıtımına karar verilecek kar Genel Kurul'a sunulan mali tabloda yer alan kardan başka bir tutar olmamalıdır.

Kamu Gözetim Kurumu'nun Konuya Yaklaşımı Nasıl?

Kamu Gözetim Kurumu web sitesinde hangi mali tabloda yer alan karın dağılabileceğine ilişkin yöneltilen bir soruya aşağıdaki yanıtı vererek bu sorunu açıklama ile çözüme kavuşturmak istemiştir. "… kâr payı dağıtımında vergi mevzuatına göre hazırlanan finansal tablolar yerine, Kurumumuz düzenlemeleri çerçevesinde TFRS'ye veya BOBİ FRS'ye göre hazırlanan finansal tabloların esas alınması gerekmektedir. Bununla birlikte, TTK'nın 64'üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca TTK'ya tabi gerçek ve tüzel kişiler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümlerine uymak zorunda olup, kâr payı dağıtımında dikkate alınacak değerin belirlenmesinde başta vergi mevzuatı olmak üzere ilgili diğer mevzuattan kaynaklanabilecek muhtemel sorunların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir" Bağımsız denetimden geçmiş mali tablolardaki karının yüksek yasal kayıtlardaki karının ise düşük olduğu örneklerde KGK'nın yönlendirmesine göre hareket edilmesi halinde yasal kayıtlarda bulunmayan bir tutarın hissedarlara dağıtılması gündeme gelmekte, söz konusu bu durum da işlemin nasıl muhasebeleştirileceği sorusunu akla getirmektedir. Sermaye Piyasası Kurulu, SPK düzenlemelerine tabi olan şirketlerde dağıtılabilir karın üst sınırını Vergi Usul Kanunu'na göre tutulan kayıtlarda mevcut olan net kar ile sınırlamıştır. Başka bir deyişle Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun hazırlanan mali tablolarda yer almayan kardan daha fazlası dağıtılamayacaktır.

Bağımsız denetimden geçmiş mali tablolardaki karın dağıtımına karar verilmesi ve bu karın VUK mali tablosundaki kardan yüksek olması halinde, bu işlem iki şekilde kayıtlara alınabilir;

Birincisi öz kaynaklar altında takip edilen geçmiş yıl karı hesabı borç bakiye (ters bakiye) verecek ve belki de bu nedenle şirketin öz kaynakları negatif olacaktır.

İkincisi ise yasal kayıtlarda yer alan geçmiş yıl karını aşan tutar işletmeden çekiş olarak değerlendirilerek ortaklara borç olarak kayıtlara alınacaktır.

Sorumlu Vergicilik Bakışıyla

Bugün itibariyle henüz çözüme kavuşturulamayan bu husus ile karşılaşan şirketler, uluslararası standartlara göre belirlenmiş, şirketin gerçek performansını gösteren ve Genel Kurul'a sundukları karlarından feragat ederek, Vergi Usul Kanunu'na göre tutulmakta olan yasal kayıtlarında yer alan karı dağıtmayı tercih etmek zorunda kalıyor. ​ Bağımsız denetimden geçmiş mali tablolarda yer alan karın tamamının hissedarlara dağıtılması durumunda yasal kayıtlarda yer alan karı aşan tutarın işletmeden çekiş ya da ortaklara verilen bir borç niteliğinde olmadığı kanaatindeyiz. Kamu Gözetim Kurumu'nun yukarıdaki ve benzeri sorunları dikkate alarak tereddüte mahal vermeyecek bir açıklama yapması ve uygulamanın netleştirilmesi yerinde olacaktır.