Vergi, tüm
yurttaşların mali güçleri çerçevesinde kamu giderlerinin karşılanması için
Devlet hazinesine yaptıkları zorunlu mali katkılardır. Ancak, vergiler sadece
fiskal amaç taşımazlar, aynı zamanda ekonomik aktivitelerin canlandırılması ve
yönlendirilmesine de hizmet ederek bir sosyal ve ekonomik politika aracı olarak
da işlev görürler.
Etkin bir vergi
düzeni için öncelikle ülkedeki mükelleflerin vergi sistemine bir bütün olarak
güven duymaları gerekir. Bu güven, vergi sisteminin adil, öngörülebilir ve
herkesi kapsayan bir yapıya sahip olmasıyla mümkün olur. Kanunilik modern vergi
sistemlerinin en temel prensibidir. Sürekli değişen, denetim zafiyetleri
içeren, hukuk dışı ve keyfi idari uygulamaların görüldüğü, mükelleflerin yüksek
vergiler altında ezildiği ve kayıt dışılığın önlenemediği bir vergi sistemi
güven tesis edemez. Böyle bir vergi sisteminde, vergi ahlakı da zaman içinde
erozyona uğrar, servetlerin ve ekonomik faaliyetlerin vergi sisteminin dışına
kaçırılması artar.
Vergi afları da
iktisatçılar ve iş dünyası tarafından vergi ahlakını bozan, vergi adaletini
ortadan kaldıran uygulamalar olarak değerlendirilmektedir. Özellikle birkaç
yılda bir tekrarlanan aflar, mükelleflerin vergi kaçırmayı ya da vergi
borçlarını aksatmayı rasyonel bulmalarına yol açar. Mükelleflerde yaratılan af
beklentileri, vergi kanunlarına aykırı davranışların, alınabilir bir risk
olarak görülmesine yol açmaktadır.
Vergi incelemeleri ve vergi davalarının uzun sürmesi, vergi inceleme oranlarının düşüklüğü, vergileme dışında kalmayı özendirir ve sürekli hale gelen af beklentileri de bu davranışları teşvik eder.
Vergi Afları
Nasıl Olmalıdır?
Anayasamız 73
üncü maddesinde vergi sistemimizin temel prensiplerini belirtmektedir. Buna
göre vergiler adil olmalı, ödeme gücü ilkesine göre alınmalı, vergi sistemi
devletin sosyal amaçlarına hizmet etmelidir.
Bu nedenle,
dürüst ve vergisini tam olarak beyan edip ödeyen, vergisel ödevlerini doğru bir
şekilde yerine getirmek için titiz davranan mükellefler ile vergi kaçırmayı
alışkanlık haline getirmiş mükellefler arasında vergi afları ile adaletsizlik
yaratılmamalıdır. Bu nedenle, sürekli tekrarlanan aflar ile dürüst olmayan
mükelleflerin ödüllendirilmesine ve aynı şekilde davranmaya teşvik edilmelerine
yol açılmamalıdır. Süreklilik arz eden vergi afları, vergi cezalarının ve vergi
denetimlerinin caydırıcılığını ortadan kaldırır.
Bununla
birlikte, vergi afları büyük ekonomik buhranlardan, doğal afet, savaş, salgın
hastalıklar gibi ekonomiyi sarsan, insanların gelir ve servetlerini önemli
ölçüde kaybettiği, ödeme gücünün azaldığı dönemlerden sonra bir toparlanma
sürecine hizmet etmesi bakımından faydalı olabilir. Bazen bu yolla, vergi
adaletinin sağlanması ve sosyal devlet ilkesinin gereklerinin yerine
getirilmesi de mümkün olabilir.
Sadece Türkiye’de değil, pek çok ülkede zaman zaman vergi afları ile karşılaşılmaktadır. Uluslararası kuruluşlar ve akademi çevreleri tarafından son dönemde en çok incelenen Endonezya, Nijerya, İtalya gibi af örneklerini gösterebiliriz. Uluslararası literatürde, vergi aflarının bilinen sakıncaları yanında afları gerekli kılan haklı sebepler de incelenmektedir. Ekonomik ve siyasi sebepler ilk sırada yer almaktadır. Büyük ekonomik krizlerden sonra halkın önemli bir kesiminin ülkenin genel olarak faydasına olacağına inandığı durumlarda vergi aflarının yararlı olabileceği savunulmaktadır. Tabi ki, ülkelerin acil gelir toplama ihtiyaçları ve vergilemenin idari maliyetlerinin azaltılması ihtiyacı da aflara gerekçe olmaktadır.
Günümüzde
Türkiye’de Vergi Affı Haklı Görülebilir mi?
Son 20 yıl
içinde neredeyse ortalama 3 yılda bir çeşitli formlarda vergi afları ile
karşılaştık. Bu vergi afları genel olarak şu düzenlemeleri içermekteydi:
·
Ödenmemiş
vergilerin (ve diğer kamu alacaklarının) düşük faiz ve uzun vadelerle
yapılandırılması,
·
İlave
matrah beyanları üzerinden ödenen ek vergilere karşılık vergilendirme
dönemlerinin vergi incelemesi kapsamı dışına çıkarılması,
·
Yargı
ve inceleme safhasında ihtilaflı hale gelmiş vergi tarhiyatları için belli
indirimlerle uzlaşılması,
·
Kayıt
dışı kalmış işletme varlıklarının kayıt altına alınması,
·
Yurt
dışında bulunan kaynağı belirsiz para ve diğer varlıkların vergi risklerinden
arındırılarak yurda getirilmesinin sağlanması
Bu düzenlemeler
genellikle ekonomik daralma dönemlerinin ardından, seçim dönemleri öncesinde
veya sonrasında ve dış kaynak ihtiyacı hissedilen dönemlerde karşımıza
çıkmaktadır.
O zaman bugün
için böyle bir uygulamaya ihtiyaç olup olmadığını, geçmiş vergi aflarının
gerçekleştiği dönemlerdeki ekonomik verilerle bugünkü koşulları karşılaştırarak
cevaplamaya çalışalım.
Aşağıdaki
Tabloda çeşitli vergi af veya yapılandırma düzenlemeleri getiren kanunların yürürlüğe
girdiği yıllarda (ve aylarda) bu af/yapılandırma uygulamalarını gerekli kılan
kamu maliyesi, makro ekonomi ve finansal göstergeler yer almaktadır. Bu
göstergeleri bugünkü verilerle kıyaslayabiliriz. Tablodaki verileri Hazine ve
Maliye Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Ofisi ile BDDK sitesindeki kaynaklardan
derledik.
Kanun no |
Yıl |
Kamu Borç Stoku (%GSYH) |
Vergi Gelirleri Tahakkuk/Tahsilat Oranı |
Bütçe Açığı/GSYH(%) |
Büyüme Hızı (%) |
İşsizlik (%) |
Takipteki Krediler (MilyarTL) |
4811 |
2003 |
59,8 |
N/A |
8,6 |
5,6 |
N/A |
N/A |
5811 |
2008 |
26,5 |
88,5 |
1,8 |
0,8 |
10 |
12,9 |
6111 |
2011 |
26,1 |
84,1 |
1,3 |
11,1 |
9,1 |
19,4 |
6486 |
2013 |
13 |
85,4 |
1 |
8,5 |
9 |
26,7 |
6552 |
2014 |
8,7 |
83,5 |
1,1 |
5,2 |
9,9 |
35,7 |
6736 |
2016 |
6,8 |
78,9 |
1,1 |
3,2 |
10,9 |
53,6 |
7143 |
2018 |
8,6 |
78,7 |
1,9 |
3 |
11 |
67,9 |
BUGÜN |
2020 |
20,6 |
67,7(8.ay) |
4,9 (YEP) |
0,3 (YEP) |
13,8 (YEP) |
150,8 (8.ay) |
Türkiye’de son
yıllarda ekonomik göstergelerin bozulma gösterdiği bir gerçek. Döviz kuru
şokları, enflasyon ve işsizlik, global ekonomik ve siyasi gelişmeler, son
yıllarda ekonomide bir daralmayı da birlikte getirmişti. 2020 yılı ise tüm
dünyayı saran Covid-19 pandemisi ile ülkemiz için de önemli bir ekonomik
bunalım sebebi oldu. Hizmetler sektörünün durması, turizm ve eğlence sektörünün
büyük darbe alması, küçük esnafın daralan talep ile yaşadığı mağduriyetler,
imalat ve ihracat sektörlerinin ise bozulan tedarik zincirleri ve daralan
ekonomi nedeniyle yaşadığı belirsizlikler, tüm ekonomik aktörlerin finansal
zorluk yaşamasına neden oldu. Tabi ki artan işsizlik, yurt içi talepte de
önemli bir daralma getirdi.
Öncelikle kamu
kesiminin finansman ihtiyacı açısından baktığımızda, daha önceki af uygulaması
yıllarına göre vergi tahsilatlarının çok daha fazla daraldığını, bütçe açığının
arttığını, kamu borç stokunun da buna paralel olarak büyüdüğünü görüyoruz.
Makro ekonomik
dengelere baktığımızda ise, bugün daha önceki vergi aflarının getirildiği
dönemlerdeki büyüme hızlarına göre önemli bir yavaşlama, işsizlik oranlarında
ise ciddi bir artışla karşı karşıyayız.
Özel kesimin
vergi ödeme gücünü kıyaslamak bakımından, tüm sektörler itibariyle toplam
takipteki kredi tutarlarını karşılaştırabiliriz. 2020 yılı takipteki kredi
miktarı, bir önceki af dönemi olan 2018 yılının takipteki kredi toplamının iki
katını aşmış durumda.
Vergi
tahsil/tahakkuk oranlarının düşüşü ve takipteki kredilerin yükselişi, bize
firmaların vergi ödeyecek mali güçlerinin olmadığını gösteriyor. İşsizlikteki
artışla birlikte, büyümedeki yavaşlama ise, bir süre daha arz ve talepte vergi
geliri ve tahsilatı yaratacak bir canlanmanın olmayacağına işaret etmektedir.
Bütçe açıklarının ve hazine nakit açıklarının büyümesi de kamu maliyesinin acil ilave kaynak bulmaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Yeni vergiler koymak, vergilenebilecek gelir, servet ve tüketim konuları bulunması halinde etkili olabilir. Ancak zaten yüksek olan ve daha yeni çeşitli artışlar yapılan ÖTV, Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi gibi temel gelir kaynaklarında sınıra gelindiğini, kayıt dışılığın teşvik edilmeye başlandığını, mevcut tahsilatın da yavaşladığını unutmamak lazım.
Sorumlu
Vergici Bakışıyla Değerlendirmemiz…
Vergi affı
uygulamalarının vergiye uyum ve vergi ahlakı üzerindeki bozucu etkileri
tartışılmazdır. Vergi aflarını süreklilik arz eden bir vergi sistemi bileşeni
haline getirmek, kısa sürede yaratacağı fiskal ve idari faydalara rağmen, uzun
vadede bozulmuş, güven duyulmayan, adaletsiz ve verimsiz bir vergi sistemi
yaratır.
Ancak, belli
buhran dönemlerinin ardından, ekonominin toparlanması, vergi adaletinin ve
sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi için tüm toplumun destek ve onayının
alınması şartıyla tutarlı bir vergi affı uygulamasının hayata geçirilmesi
faydalı olabilir.
Mevcut ekonomik
veriler, geçmişteki vergi afları ile kıyaslandığında, zaman ve koşullar bakımından
çok daha haklı görülebilecek bir vergi affına izin vermektedir. Ancak bu affın;
·
Öncelikle
birikmiş ve ödenemeyen vergi borçlarını makul bir yapılandırmayla tahsilata
dönüştüren,
·
Uzayan
vergi davaları nedeniyle katlanan faiz ve cezalarla ödenemez hale gelen
ihtilaflı borçları çözüme bağlayan,
·
Mükelleflerin
biriken KDV iade alacaklarını her türlü kamu alacaklarına karşılık mahsuben
ödeme aracı olarak kullanmaya imkan veren ve dürüst mükellefler için bu süreci
kolaylaştıran,
·
Mükelleflerin
kamudan olan her türlü iade ve hakediş alacaklarını hızlandıran,
·
Kayıt
dışı servet ve kazançları gönüllü olarak kayıt altına almayı teşvik eden,
yapıya
sahip olması gerekir.
Ve en önemlisi,
bundan sonra politik tercihlerle sürekli af kanunu çıkarılmayacağı konusunda
toplumu ikna edecek bir anayasal sınırlandırma da bu af düzenlemesiyle birlikte
getirilmelidir. Vergi affı mahiyetindeki (vergi matrahlarının, vergi
cezalarının, vergi denetimlerinin ve vergi yargılamalarının kısıtlanmasını
içeren) yasal düzenlemelerin ancak nitelikli çoğunluk gerektiren özel
kanunlarla yürürlüğe konulabileceği, Anayasal kurala bağlanmalıdır.
Vergi
mevzuatında sadeleştirme, beyan esasının güven esasına dayandırılması,
caydırıcı vergi cezaları ve daha makul vergi oranları ile mülkiyet hakkına
zarar vermeyen bir vergi düzeni de acilen hayata geçirilmelidir. Böylece, vergi
aflarının sürekli hale gelen toplanamayan vergiler, çözülemeyen ihtilaflar
sarmalını kırmak için kullanılan bir araçtan ziyade, olağan üstü durumlarda
istisnai olarak kullanılan bir sosyal politika aracına dönüşmesi sağlanmalıdır.
Vergiye uyumun,
sistemin adaletine olan güvene ve toplanan vergilerin toplumun gerçek
ihtiyaçları için harcandığına olan inanca bağlı olduğu unutulmamalıdır.
Saygılarımızla,
Kaynaklar
https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2020/09/A%C4%9Fustos.pdf
2021-2023 OVP
https://www.hmb.gov.tr/kamu-finansmani-istatistikleri
https://www.bddk.org.tr/BultenAylik