Vergiye
Uyumlu Mükellef İndirimini Etkinleştirecek Bir Öneri: Uzlaşma
Vergi
mevzuatımızda mükellefleri vergi uyumuna teşvik eden çeşitli düzenlemeler
mevcuttur. Adil bir vergi sistemine dahil olduklarına inanan mükellefler vergisel
ödevlerini düzenli olarak yerine getirirken, bu yükümlülüklere riayet
etmeyenlerin ise etkin biçimde takip edilip cezalandırılacaklarına inanırlar.
Bu inaç ne denli güçlü ise vergiye uyum da o denli güçlü ve etkilidir. Yıllardır
sürekli hale gelmiş vergi afları, vergisini düzenli beyan eden ve ödeyen
mükelleflerde adaletsizlik duygusu yaratmıştır. Zedelenen bu adalet duygusunu
kısmen de olsa tamir etmek, düzenli vergi mükelleflerini ödüllendirmek
maksadıyla 2017 yılında vergi mevzuatımızda “Vergiye uyumlu mükelleflere vergi
indirimi” olanağı tanınmıştır.
2017
yılında 6824 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 121 inci
maddesinde yapılan düzenleme ile vergisini son üç yılda düzenli beyan eden,
zamanında ödeyen ve kendisine vergi tarhiyatları ve vergi cezaları uygulanmamış
mükelleflere, hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerinin %5 oranında vergi
indirimi imkânı sağlanmıştır. İndirilecek tutara o dönem için 1 milyon TL’lik
bir üst sınır getirilmiş olup, ödenecek verginin indirim tutarından düşük
olması halinde, artan kısmın bir yıl içinde diğer vergi borçlarından mahsup imkânı
tanınmıştır. Bu düzenlemedeki üst sınır, 1.1.2023 tarihinden itibaren verilecek
yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyanları için 4.400.000 TL olarak
belirlenmiştir.
Sonraki
dönemlerde yapılan bazı değişikliklerle, uyumluluk şartları biraz daha
yumuşatılmış, yapılacak vergi ve ceza tarhiyatlarının vergiye uyumluluk
statüsünü bozması için kesinleşmiş olması şartı getirilmiş, vadesinde ödenmemiş
vergilerin de indirimden yararlanılacak beyannamenin verildiği tarihe kadar
ödenmiş olması yeterli sayılmıştır. Hatta kesinleşen tarhiyatlarda, yukarıdaki
yıllık üst sınırın %1’ini aşmayan tarhiyatlar ile mahsuben ödenen verilerde %10’u
aşmayan eksik ödemeler ve 1.000 TL’yi aşmayan borçlar uyum şartları kapsamında
kabul edilmiştir.
Anılan
yasal düzenlemenin güncel hali aşağıdaki şekildedir.
“Vergiye
uyumlu mükelleflere vergi indirimi
Mükerrer Madde 121
(6824 sayılı kanunun 4 üncü maddesiyle başlığıyla birlikte değişen
mükerrer madde; Yürürlük: 01.01.2018)Ticari, zirai veya
mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar
vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet
gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve
emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında
belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi
beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5'i, ödenmesi gereken gelir veya
kurumlar vergisinden indirilir. Şu kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her
hâl ve takdirde 1 milyon (323 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
ile 1/1/2023 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar
vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 4.400.000 TL )Türk lirasından
fazla olamaz. İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması
durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin
verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine
tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup
edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez. Gelir vergisi mükelleflerinin
yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle
beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı
dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit
edilir. Söz konusu indirimden faydalanabilmek için; 1. (7194 sayılı kanunun 18 inci maddesiyle değişen bent;
Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve
kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 07.12.2019)İndirimin
hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla
ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde
verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme
amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.)
olması, 2. (7338 sayılı kanunun 10 uncu maddesiyle değişen bent; Yürürlük:
1/1/2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar
vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 26.10.2021)(1) numaralı bentte
belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi
beyannamelerindeki vergi türleri
itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat
bulunmaması (Kesinleşen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin
ait olduğu yıl için geçerli olan, birinci fıkradaki indirim tutar sınırının
%1'ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.), 3. (7194 sayılı kanunun 18 inci maddesiyle değişen bent;
Yürürlük: 1/1/2020 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve
kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 07.12.2019)İndirimin
hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla, (1) numaralı bent
kapsamındaki vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmiş
olması (Ödemenin, ilgili mevzuatı gereği istenilen bilgi ve belgelerin tam ve
eksiksiz olarak ibraz edilmiş olması koşuluyla, vergi kanunları gereği doğan
iade alacaklarından mahsuben yapılmış olması ve indirimden yararlanıldıktan
sonra söz konusu iade alacağı tutarının mahsuben ödemesi talep edilen vergi
borcu tutarının altına düşmesi hâlinde, eksik ödenmiş duruma gelen vergilerin
mahsuben ödenmek istenilen tutarın %10'unu aşmaması kaydıyla, eksik ödenmiş
vergiler dolayısıyla veya vergi kanunları gereğince, tecil edilerek
belirlenen şartların gerçekleşmesine bağlı olarak terkin edilecek vergilerin,
şartların sağlanamaması hâlinde kanunlarında belirlenen tecil süresinin
sonunu takip eden onbeşinci günün bitimine kadar ödenmesi şartıyla, bu şart ihlal
edilmiş sayılmaz.), ayrıca, vergi aslı (vergi cezaları ile fer'i alacaklar
dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması, şarttır. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört
takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan
fiilleri işlediği tespit edilenler, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar. Bu madde kapsamında vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin,
öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti hâlinde ilgili
vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir.(7338 sayılı kanunun 10
uncu maddesiyle kaldırılan cümle; Yürürlük: 1/1/2022 tarihinden itibaren
verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde
uygulanmak üzere 26.10.2021) (7194 sayılı kanunun 18 inci maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük: 1/1/2020
tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi
beyannamelerinde uygulanmak üzere 07.12.2019)Bu maddede geçen
vergi beyannameleri ibaresi, yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi
beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet
beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine
verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi
beyannamelerini; vergi ibaresi, anılan Bakanlığa bağlı vergi dairelerine
verilmesi gereken beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri ifade eder. Birinci fıkrada yer alan tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak
213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme
oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarın %5'ini
aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Cumhurbaşkanı, birinci fıkrada
yer alan oranı ve tutarı iki katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye,
kanuni oran ve tutarına getirmeye; Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” |
Dolayısıyla,
yılda 4.400.000 TL’na kadar bir indirimin vergiye uyumlu mükellefler bakımından
teşvik edici olduğu bir gerçektir. Ayrıca, bir kez indirim hakkının yitirildiği
durumda üç yıl boyunca bu tutarda bir indirimden mahrum kalmanın da
mükellefleri uyumlu olmaya sevk edeceğini düşünebiliriz.
Ancak
burada bir başka sorun ortaya çıkmaktadır. Pek çok kurumsal ve vergiye uyum
yönünden titiz davranan mükellef, çoğu zaman vergi idaresinin mevzuatın
belirsiz ve muğlak alanlarındaki yorum farklılıkları ya da kasıtlı olmaksızın
iş yaptıkları bazı kişilerden aldıkları belgeler nedeniyle yıllar sonra ortaya
çıkan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge iddiaları nedeniyle vergi
tarhiyatlarına muhatap olmaktadır. Mükerrer Madde 121’de bu tarhiyatlar için
“kesinleşme” şartının aranılması nedeniyle mükellefler “uzlaşma” yoluna
gitmekten çekinmekte, içinde bulundukları ve sonraki yıllarda mahrum
kalacakları uyumlu mükellef indirimi imkânı ile kıyaslama yaparak ihtilafı
uzatma yolunu tercih edebilmekte, hatta bu süreçte çıkabilecek bir af
yasasından yararlanmayı öngörmektedirler. Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu Ek Madde 6 gereğince uzlaşma tutanakları kesin olup, üzerinde
uzlaşılan vergilere karşı dava açılamamaktadır.
Bu
durum, iyi niyetli ve vergi yükümlülükleri konusunda özenli mükellefleri idare
ile uzlaşabilecekleri ve bir an önce ödeyecekleri basit vergi ve cezalar için
ihtilaf süreçlerini uzatmaya itmektedir. GVK Mükerrer madde 121 kapsamında mükelleflerin
uyumlu mükellef statülerini sürdürebilmeleri için uzlaşma imkânından yararlanma
koşulunun da getirilmesi bu gönüllü uyum müessesesinin etkinliği bakımından
faydalı olacaktır. Bu imkânın kötüye kullanılmaması bakımından gerekirse
uzlaşmadan üç yıl içinde en çok bir kez yararlanılmış olması gibi bir sınırlama
da getirilebilir.
Mükerrer
madde 121’e eklenecek bir cümle ile “(uzlaşmanın yapıldığı yılda ve önceki iki
takvim yılında uzlaşma ile kesinleşmiş vergi tarhiyatı bulunmamak kaydıyla)
uzlaşma yoluyla kesinleşmiş vergilerin” maddenin 2 ni fıkrasının 2 nci
bendindeki “kesinleşme şartının”
dışında tutulması sağlanabilir.
Bugünlerde Mecliste görüşülmekte olan vergi barışı yasa tasarısı, böyle bir düzenlemenin Kanun’a ilave edilmesinde önemli fırsattır. Vergi aflarının sürekli hale gelmesinin bir nedeni de biriken ve uzayan vergi ihtilaflarına çözüm sağlamaktır. Önerimiz, Uzlaşma müessesesinin de tercih edilebilirliğini arttıracak ve yargı sürecine giden vergi ihtilaflarının azalmasına katkı sağlayacaktır.