46 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmıştır.
Özet: Söz konusu tebliğ ile 01.04.2023
tarihli ve 32150 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.05.2014 tarihinden
itibaren yürürlükte olan KDV Genel Uygulama Tebliğinin bazı bölümleri
değiştirilirken bazı yeni bölümler de ilave edilmiştir.
Açıklamalar:
Bahse konu tebliğde yer alan düzenleme ve değişikliklere ilişkin maddelere aşağıda
yer verilmiştir.
MADDE 1- 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.3.1.) bölümünün son
paragrafının son cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve aynı paragrafa aşağıdaki
cümleler eklenmiştir.
“Alıcı mükelleflerin
mücbir sebep halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları
başvuru neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda da mücbir
sebep halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler
çerçevesinde tevkifat uygulanır. Öte yandan, işleme taraf olan satıcı
mükellef ile alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep kapsamında bulunması
halinde, söz konusu alımlarda genel hükümler
çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam olunur.”
Bahse konu düzenlemeye göre; alıcı mükelleflerin mücbir sebep
halinden çıkmak istemeleri ve buna ilişkin İdareye yaptıkları başvuru
neticesinde mücbir sebep halinin sona erdirilmesi durumunda, mücbir sebep
halinin ortadan kalktığı tarihten itibaren genel hükümler çerçevesinde tevkifat
uygulanacağı, belirtilmiştir. Ayrıca, işleme taraf olan satıcı mükellef ile
alıcı mükellefin her ikisinin de mücbir sebep kapsamında bulunması halinde, söz
konusu alımlarda genel hükümler çerçevesinde tevkifat uygulamasına devam edileceği
yinelenmiştir.
MADDE 2- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.3.2.5.2.) bölümünün sonuna aşağıdaki paragraf
eklenmiştir.
“PTT A.Ş.nin posta
işlerinin yerine getirilmesine yönelik olarak; gönderilerin toplanması,
yüklenmesi, ayrımı, sevki ve işlenmesi, gönderilerin adresten kabulü,
ambalajlanması, ölçüm, tartım ve kayıt işlemleri, dağıtılacak tüm
kayıtlı/kayıtsız gönderilerin grup/cihet ayrımı, dağıtım araçlarına yüklenmesi
ve boşaltılması, gönderilerin dağıtım ve
teslimi, tahsilatlı gönderilerin ücretlerinin tahsili, tahsil edilen
ücretlerin İdareye teslimi, teslim edilen veya edilemeyen gönderilerin dağıtım
alanında veya işyerinde düşüm işlemleri ve benzeri şekillerdeki hizmet alımları
bu bölüm kapsamında tevkifata tabi tutulur.”
KDV Genel Uygulama Tebliğinin I/C-2.1.3.2.5. İşgücü Temin
Hizmetleri’nin Kapsam bölümünün sonuna eklenen
paragrafla, PTT A.Ş.’nin posta işlerinin yerine getirilmesine yönelik olarak
yukarıda belirtilen hizmet alımlarında, işgücü
temin hizmeti kapsamında 9/10 oranında kısmi tevkifat uygulanacağı ifade
edilmiştir.
MADDE 3- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.2.1.) bölümünün sekizinci paragrafından
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Şu kadar ki mükellefin
iade hakkı doğuran işlemi yaptığı yılda süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesinin
bulunması halinde, mahsuben iade talepleri YMM raporu ile yerine
getirilebilir.”
MADDE 4- Aynı Tebliğin (I/C-2.1.5.2.2.) bölümünün üçüncü paragrafından sonra
gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Şu kadar ki mükellefin
iade hakkı doğuran işlemi yaptığı yılda süresinde düzenlenmiş tam tasdik
sözleşmesinin bulunması halinde, nakden iade talepleri YMM raporu ile yerine
getirilebilir veya iade talebinin tamamı kadar verilmiş teminat, YMM raporu ile
çözülebilir.”
KDV
Genel Uygulama Tebliğinin (I/C-2.1.5.2.) bölümünde yapılan bu düzenleme ile
daha önce tebliğde belirtilen bazı hizmetler
için münhasıran teminat ve/veya vergi inceleme raporu ile yerine getirilebilen
nakden KDV iadeleri ile VİR’e bağlı 10.000
TL’yi aşan mahsuben KDV iadelerinin, iade
hakkı doğuran işlemin yapıldığı yılda süresinde
düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükellefler için YMM raporu ile de yerine
getirilebileceği, nakit iade için verilen teminat mektuplarının YMM raporu ile çözülebileceği belirtilmiştir.
MADDE 5- Aynı Tebliğin (II/E-10.) bölümünün başlığında yer alan “2019 UEFA
Süper Kupa ve 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali Müsabakaları” ibaresi “2023
UEFA Şampiyonlar Ligi Finali Müsabakası” olarak, aynı bölümün birinci
paragrafında yer alan “2019 Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Süper
Kupa Finali ve 2021 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarına” ibaresi “2023
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Şampiyonlar Ligi Finali müsabakasına”
olarak değiştirilmiştir.
Yapılan değişiklik
ile, “2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali
Müsabakası”na ilişkin Avrupa Futbol Federasyonları Birliği katılımcı futbol kulüpleri ve organizasyonda
görevli tüzel kişilerden iş yeri, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de
bulunmayanlara, bu müsabakalar dolayısıyla yapılacak mal teslimleri ve hizmet
ifaları ile bunların bu müsabakalar dolayısıyla yapacakları mal teslimleri ve
hizmet ifaları KDV’den müstesna tutulmuştur.
MADDE 6- Aynı Tebliğin (IV/A-1.6.) bölümünden sonra gelmek üzere başlığıyla
birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
“1.7. İade Talebinde
Bulunulabilecek Asgari Tutar
27/1/2023 tarihli
ve 6775 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 1/2/2023 tarihinden itibaren yapılan
işlemlere uygulanmak üzere mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemlerine ilişkin
olarak iade talebinde bulunabilecekleri asgari tutar 2.000 TL olarak
belirlenmiştir. Belirlenen bu tutarın mükelleflerin iade talep ettiği tutardan
düşülmesi söz konusu değildir.
Bu kapsamda, mükellefler
iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade talep tutarları 2.000 TL’nin
altında olan vergilendirme dönemleri de dahil olmak üzere ilgili
dönem beyannamelerinde iade beyan edecek ve bu tutarlar için iade talebinde
bulunacaktır. Ancak vergi dairelerince 2.000 TL’nin altındaki iade talepleri bu
vergilendirme döneminde değerlendirmeye alınmaksızın sonraki vergilendirme
dönemlerindeki iade talepleri ile birlikte değerlendirilecektir.
Mükelleflerin aynı
vergilendirme döneminde farklı iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade
talepleri bulunması halinde iade talebinde bulunulabilecek tutarın tespitinde
bu dönemdeki iade tutarları birlikte dikkate alınır. Toplam iade talep
tutarının asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aşması halinde mükellefin bu
dönemdeki iade talebi değerlendirilir. Toplam iade talep tutarının asgari iade
tutarının altında kalması halinde mükellefin bu dönemdeki iade talebinin değerlendirilmesi
mümkün olmayıp, bu iade talep tutarının izleyen dönemlerdeki iade talep
tutarları ile birlikte dikkate alınarak iade talebinin değerlendirilmesi
mümkündür. Bu durumda izleyen vergilendirme dönemindeki iade talep
tutarı dahil toplam iade tutarının asgari iade tutarı olan 2.000
TL’yi aşması gerektiği tabiidir.
Örnek 1: Mükellef (A)’nın 2023/Mayıs vergilendirme döneminde
kısmi tevkifat uygulaması kapsamında işgücü temin hizmeti nedeniyle
1.200 TL, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki teslimleri nedeniyle 1.500 TL
olmak üzere toplam KDV iade talep tutarı (1.200+1.500)= 2.700 TL dir.
Mükellef (A)’nın 2023/Mayıs vergilendirme dönemindeki 2.700 TL iade talep
tutarı asgari iade tutarı olan 2.000 TL’yi aştığından mükellefin ilgili iade
talepleri vergi dairesince değerlendirilerek iade edilebilir.
Örnek 2: Mükellef
(A)’nın kısmi tevkifat uygulaması kapsamında işgücü temin
hizmetinden kaynaklı iade talep tutarları 2023/Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran
vergilendirme dönemleri için sırasıyla 700 TL, 1.000 TL, 200 TL ve 500 TL olup
bu dönemlerde iade hakkı doğuran başka işlemi bulunmamaktadır. 2023/Mart, Nisan
ve Mayıs vergilendirme dönemlerindeki iade talep tutarları 2.000 TL olan asgari
tutarın altında kaldığı için mükellefin bu dönemlerdeki iade talepleri vergi
dairesince değerlendirilmeyecektir. Mükellefin 2023/Haziran vergilendirme
dönemindeki iade talebi sonrasında toplam iade talep tutarı olan 2.400 TL vergi
dairesince değerlendirilerek iade edilebilir.
3065 sayılı Kanunun
11/1-b maddesine göre, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi
bulunmayanların taşımacılık faaliyetlerine ilişkin olarak satın alacakları mal
ve hizmetler ile fuar, panayır ve sergilere katılımları dolayısıyla satın
alacakları mal ve hizmetler nedeniyle ödedikleri KDV’nin karşılıklı olmak
kaydıyla iadesinde, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezi
bulunmayan yabancı yapımcılara sinematografik eserlerin yapımına ilişkin olarak
verilen çekim izin süresi içinde satın alacakları veya ithal edecekleri mal ve
hizmetler için ödedikleri KDV’nin iadesinde,
3065 sayılı Kanunun 15
inci maddesine göre, karşılıklı olmak şartıyla Türkiye’deki
diplomatik misyonlar ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların
vergi muafiyetine sahip mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde,
3065 sayılı Kanunun
geçici 26 ncı maddesine göre, uluslararası kuruluşlar ile bu
kuruluşlara bağlı program, fon, temsilcilik ve özel ihtisas kuruluşlarının
yönetici kadrolarında görev yapan mensuplarının ödedikleri KDV’nin iadesinde,
istisnadan yararlananların
KDV mükellefiyeti bulunmadığından, bunlar tarafından asgari iade tutarına
bakılmaksızın iade talebinde bulunulabilir.”
Yapılan düzenleme ile 27/1/2023 tarihli ve 6775 sayılı Cumhurbaşkanı
Kararı ile 1/2/2023 tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere
mükelleflerin iade hakkı doğuran işlemlerine ilişkin olarak iade talebinde
bulunabilecekleri asgari tutar 2.000 TL olarak belirlenmiş ve bu tutarın
mükelleflerin iade talep ettiği tutardan düşülmesinin söz konusu olamayacağı
ifade edilmiştir. Mükellefler iade hakkı doğuran işlemlerden kaynaklanan iade
talep tutarları 2.000 TL’nin altında olan vergilendirme dönemleri
de dahil olmak üzere ilgili dönem beyannamelerinde iade beyan edecek
ve bu tutarlar için iade talebinde bulunacaktır. Ancak vergi dairelerince 2.000
TL’nin altındaki iade talepleri bu vergilendirme döneminde değerlendirmeye
alınmaksızın sonraki vergilendirme dönemlerindeki iade talepleri ile birlikte
değerlendirilecektir.
Ayrıca;
KDV Kanunu’nun 11/1-b, 15 ve Geçici 26. maddelerine göre istisnadan
yararlananların, asgari iade tutarına bakılmaksızın iade talebinde
bulunulabilecekleri belirtilmiştir.
MADDE 7- Aynı Tebliğin
(IV/E-3.5.) bölümünün beşinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki
paragraf eklenmiştir.
“Sahte belge
kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan takvim yılında
süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin, sahte olduğu
tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının, aynı dönemdeki toplam alımlarının
%5’ini geçmemesi halinde, bu mükellefler sahte belge kullanma tespiti
gerekçesiyle özel esaslar kapsamına alınmazlar. Şu kadar ki, bu durumun 213
sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için
yapılacak izaha davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar
uygulamasına etkisi yoktur.”
Tebliğin (IV/E-3.5.) bölümüne eklenen paragraf ile sahte
belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan takvim
yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin,
sahte olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının, aynı dönemdeki
toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, bu mükelleflerin sahte belge
kullanma tespiti gerekçesiyle özel esaslar kapsamına alınamayacakları ve bu durumun 213 sayılı Kanunun
370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için yapılacak izaha
davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar uygulamasına etkisi
olmayacağı belirtilmiştir.
MADDE 8- Aynı Tebliğin (IV/E-4.5.) bölümünün birinci paragrafından sonra
gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi kapsayan
takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan mükelleflerin,
yanıltıcı olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım tutarının, aynı
dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, bu mükellefler
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti gerekçesiyle özel
esaslar kapsamına alınmazlar. Şu kadar ki, bu durumun 213 sayılı Kanunun 370
inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler için yapılacak izaha
davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar uygulamasına etkisi
yoktur.”
Tebliğin (IV/E-4.5.) bölümüne eklenen paragraf ile muhteviyatı
itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmasına yönelik olumsuz tespit bulunan dönemi
kapsayan takvim yılında süresinde düzenlenmiş tam tasdik sözleşmesi bulunan
mükelleflerin, yanıltıcı olduğu tespit edilen belgelerde yer alan alım
tutarının, aynı dönemdeki toplam alımlarının %5’ini geçmemesi halinde, bu
mükelleflerin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti
gerekçesiyle özel esaslar kapsamına alınmayacağı ifade edilmiş ve bu durumun
213 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamındaki ön tespitler
için yapılacak izaha davet ve buna bağlı olarak uygulanacak özel esaslar
uygulamasına etkisi olmayacağı belirtilmiştir.
MADDE 9- Aynı Tebliğin (IV/E-15.) bölümünden sonra gelmek üzere başlığıyla
birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir.
“16. 9/3/2023 Tarihli
ve 7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Kapsamında KDV Artırımında Bulunanların
Özel Esaslar Karşısındaki Durumu
Aralık/2022 ve öncesi
vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak haklarında bu Tebliğ kapsamında;
- Sahte belge veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma olumsuz raporu ile
- Sahte belge veya
muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma,
- Beyanname vermeme,
- Adresinde bulunamama,
- Defter ve belge ibraz
etmeme,
olumsuz tespitleri
bulunan ve bu nedenle özel esaslara tabi olan mükelleflerden 2018, 2019, 2020,
2021 ve 2022 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına
ilişkin olarak 7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri kapsamında
KDV artırımında bulunanlar (Bu yıllardan herhangi birinde faaliyete başlanması
halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıllar için; faaliyetin terk edilmesi
halinde ise faaliyetin terk edildiği yıl ve önceki yıllar için artırımda
bulunulması gerekir.), artırım tutarlarının tamamını ödedikleri tarihten
itibaren özel esaslar kapsamından çıkarılır. Ayrıca, taksit uygulamasından
faydalanan mükelleflerin hesaplanan tutarların tamamı ile bir taksite ait
tutarın %10’u kadar banka teminat mektubu (herhangi bir kısıtlayıcı şart
taşımaması gerekmektedir), sigorta şirketi kefalet senedi (herhangi bir
kısıtlayıcı şart taşımaması gerekmektedir), devlet tahvili veya hazine bonosu
cinsinden teminat göstermeleri halinde taksitlerin tamamının ödenmesi
beklenmeksizin genel esaslara dönüşleri sağlanır. Bu şekilde teminat
gösteren mükelleflerin mezkûr Kanuna göre taksitleri ödememeleri halinde,
ödenmemiş taksitler muaccel hale gelir ve kalan borcun tamamı teminatın paraya
dönüştürülmesi yoluyla tahsil edilir.
7326 sayılı Kanun
kapsamında 2018, 2019 ve 2020 yılları için (Bu yıllardan herhangi birinde
faaliyete başlanması halinde faaliyete başlanan yıl ve sonraki yıl için)
artırımdan yararlanmış olanların genel esaslara dönüşünde, yararlanma
koşullarının ihlal edilmemiş olması koşuluyla bu yıllar için yeniden artırımda
bulunulması şartı aranmaz.
2018, 2019, 2020, 2021
ve 2022 takvim yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin
olarak 7440 sayılı Kanunun 5 inci ve geçici 1 inci maddeleri doğrultusunda KDV
artırımında bulunarak özel esaslar kapsamından çıkarılan mükellefler, artırımda
bulunulan yıllar için yukarıda belirtilen olumsuzluklar kapsamında tekrar özel
esaslara alınmazlar.
Özel esaslar kapsamında
olmadığı halde KDV artırımında bulunmuş olan mükellefler, artırımda
bulundukları yıllarda alım yaptıkları mükelleflerle ilgili olumsuzluklar için
yapılacak tespitler dolayısıyla özel esaslar kapsamına alınmazlar. Ancak, bu
mükellefler hakkında, artırımda bulunulan yıllar için sahte belge kullanma
olumsuz tespiti yapılması halinde, Tebliğin (IV/E-5) bölümünde yer alan
hükümler saklı kalmak kaydıyla, sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin düzeltme
işlemi neticesinde artırımda bulunulmayan bir yılda tarhiyat yapılması gerekiyorsa,
mükellef özel esaslara alınmasa dahi düzeltme işlemi yapılacaktır.
Yukarıda belirtilenler
dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel esaslar uygulananların KDV
artırımında bulunmaları ise bunların genel esaslara dönüşlerini sağlamaz. Aynı
şekilde yukarıda belirtilenler dışındaki sebepler dolayısıyla haklarında özel
esaslar uygulanması gerekenlerin KDV artırımında bulunmaları bunların özel
esaslara tabi tutulmasını engellemez.
7440 sayılı Kanunun 5
inci ve geçici 1 inci maddeleri kapsamında KDV artırımında bulunmasına bağlı
olarak özel esaslar kapsamından çıkarılan veya özel esaslar kapsamına alınmayan
mükelleflerin iade taleplerinde, haklarında olumsuzluk bulunan mükelleflerden
alımlarının bulunduğunun tespiti halinde, Tebliğin (IV/E-11) bölümünde
belirtilen hükümlerin uygulanacağı tabiidir.
7440 sayılı Kanunun 5
inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının (b) bendi uyarınca, mezkûr maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında, 213 sayılı Kanunun 359 uncu
maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya
defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak
koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak
düzenleme fiillerinden ya da (ç) fıkrasında yer alan fiillerden hareketle
yapılan vergi incelemesi devam edenlerin mezkûr Kanunda belirtilen süre ve
öngörülen şekilde KDV artırımında bulunmaları durumunda, söz konusu vergi
incelemesinin tamamlanmasına kadar Kanunun kapsadığı dönemlerin tamamı için
yapılan artırımlara ilişkin olarak tahakkuk işlemlerinin bekletilmesi
gerekmektedir. Bu durumda olan ve 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim
yıllarında faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin KDV artırımında
bulunmuş olan mükelleflerin genel esaslara dönüşleri, vergi incelemesinin
ilgili maddede belirtilen sürede sonuçlandırılamaması veya yapılan vergi
incelemesinde bu fiillerin varlığının tespit edilmemesi ve maddede öngörülen
diğer şartların sağlanması durumunda, vergi artırımı sonucunda hesaplanan
vergilerin ödenmesi veya taksit imkanından faydalanılacaksa yukarıda
belirtildiği şekilde teminat gösterilmesi halinde yerine getirilir.”
Tebliğin (IV/E-15.) bölümüne eklenen paragraf ile,
2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 takvim yıllarında
faaliyette bulundukları dönemlerin tamamına ilişkin olarak 7440 sayılı Kanunun
5 inci ve geçici 1 inci maddeleri doğrultusunda KDV artırımında bulunarak özel
esaslar kapsamından çıkarılan mükellefler, artırımda bulunulan yıllar için
yukarıda belirtilen olumsuzluklar kapsamında tekrar özel esaslara alınamayacağı
ve özel esaslar kapsamında olmadığı halde KDV artırımında bulunmuş olan
mükelleflerin artırımda bulundukları yıllarda alım yaptıkları mükelleflerle
ilgili olumsuzluklar için yapılacak tespitler dolayısıyla da özel esaslar
kapsamına alınmayacağı belirtilmiştir. Ancak, bu mükellefler hakkında,
artırımda bulunulan yıllar için sahte belge kullanma olumsuz tespiti yapılması
halinde, Tebliğin (IV/E-5) bölümünde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla,
sonraki döneme devreden KDV’ye ilişkin düzeltme işlemi neticesinde artırımda
bulunulmayan bir yılda tarhiyat yapılması gerekiyorsa, mükellef özel esaslara
alınmasa dahi düzeltme işlemi yapılacağı ifade edilmiştir.
MADDE 10- Aynı Tebliğin (V/A-2.5.) bölümünün;
a) Birinci paragrafından
sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Öte
yandan, 27/1/2023 tarihli ve 6775 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile
6/2/2019 tarihli ve 718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında yapılan değişiklik ile
şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden
kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri
aracılığıyla elde eden dolmuş işletmelerinin (belediyeler ile doğrudan veya
dolaylı olarak sermayesinin %51 veya daha fazlası belediyelere ait şirketler hariç),
münhasıran il sınırları içinde yapmış oldukları toplu taşıma faaliyetlerine
ilişkin 3065 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yer alan hasılat esaslı
vergilendirme usulüne göre hasılatlarına uygulayacakları vergi oranı %1,5
olarak belirlenmiş olup bu düzenleme 1/2/2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe
girmiştir.”
b) Mevcut ikinci
paragrafında yer alan “otobüs işletmeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ ile
şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden
kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri
aracılığıyla elde eden dolmuş işletmeleri (minibüs, midibüs ve benzeri
taşıtlarla belirlenmiş güzergahlarda şehir içi ve banliyö yolcu taşımacılığı
faaliyetinde bulunan mükellefler dahil)” ibaresi ve “otobüsle toplu taşıma
faaliyeti” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya dolmuşla şehir içi yolcu
taşımacılığı faaliyeti” ibaresi eklenmiştir.
c) Mevcut dördüncü
paragrafında yer alan “otobüs” ibaresi “otobüs ve/veya dolmuş” şeklinde
değiştirilmiştir.
ç) Mevcut beşinci paragrafı
yürürlükten kaldırılmıştır.
d) Mevcut altıncı
paragrafında yer alan “otobüsle toplu taşıma” ibaresi “otobüsle toplu taşıma
faaliyeti veya dolmuşla şehir içi yolcu taşımacılığı” şeklinde ve “faaliyetin”
ibaresi “faaliyetlerin” şeklinde değiştirilmiş ve aynı paragrafa birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Kapsama giren
faaliyetlerin birlikte yapılması hasılat esaslı vergilendirme usulüne
göre vergilendirmeye engel teşkil etmez.”
e) Mevcut dokuzuncu
paragrafında yer alan “özel halk otobüsü işletmeciliği” ibaresinden sonra
gelmek üzere “ve/veya dolmuş işletmeciliği” ibaresi eklenmiştir.
Söz konusu düzenlemeyle şehir
içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan
hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde
eden otobüs işletmelerinin yanı sıra dolmuş işletmelerinin de
(belediyeler ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin %51 veya daha
fazlası belediyelere ait şirketler hariç), münhasıran il sınırları içinde
yapmış oldukları toplu taşıma faaliyetlerine ilişkin KDV Kanunu’nun 38.
maddesinde yer alan hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre hasılatlarına
uygulayacakları vergi oranının %1,5 olarak belirlendiği ve bu düzenlemenin
1/2/2023 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiği belirtilmiştir.
MADDE 11- Bu Tebliğ yayımı tarihinde (1 Nisan 2023) yürürlüğe girer.
MADDE 12- Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
Bültenimizde yer alan konularla ilgili sorularınız için lütfen bizimle
temasa geçiniz.
Saygılarımızla,