18 Mart’ta ilan edilen yeni Koronavirüs /
Covid-19 Salgını kapsamında “Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi”nin en önemli
önlemlerinden birisi vergi ödevleri için ilan edilen “mücbir sebep” haliydi.
Burada tüm mükellefleri ve tüm vergisel ödevleri kapsayan bir mücbir sebep hali
ilanı yerine, belli mükellef grupları ve vergisel ödevleri kapsama alan bir
mücbir sebep hali ilan edilmesi yolu tercih edildi.
Bu kapsamda 24 Mart’ta yayımlanan 518 numaralı Vergi Usul
Kanunu Genel Tebliğiyle birlikte;
a) Ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi
mükellefiyeti bulunan mükellefler,
b) Koronavirüs salgınından doğrudan etkilendiği kabul edilen, alışveriş
merkezleri dahil perakende, sağlık hizmetleri, mobilya imalatı, demir çelik ve
metal sanayii, otomotiv sanayii, sinema ve tiyatro gibi sanatsal hizmetler,
yiyecek ve içecek hizmetleri vb. sektörlerinde faaliyet gösteren mükellefler,
c) Ana faaliyet alanı itibarıyla İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler
kapsamında geçici süreliğine faaliyetlerine ara verilmesine karar verilen sektörlerde faaliyette
bulunan mükellefler mücbir sebep kapsamına alındılar.
Böylelikle bu üç grup mükellefin, Nisan, Mayıs ve Haziran
aylarına ait Muhtasar ve KDV Beyannamelerinin beyan süreleri 27 Temmuz’a; ödeme
süreleri ise sırasıyla 27 Ekim, 27 Kasım ve 28 Aralık’a uzatılmış oldu.
Tüm sektörler ve tüm vergisel ödevleri kapsamayan sınırlı
bir mücbir sebep hali ilanının, krizin tüm mükellefler üzerindeki mali etkisini
hafifletmek bakımından yetersiz kalacağının altını çizmekle yetinip KDV
iadelerine ilişkin muhtemel sıkıntıyı ortaya koymaya çalışalım.
KDV
iadelerinde mükellefi bekleyen muhtemel sıkıntı…
Yaşadığımız salgının işletmelerin nakit dengesinde ciddi dengesizlikler
yaratmakta olduğu dikkate alınırsa KDV iadelerinin bu dönemdeki hayati önemi de
ortaya çıkıyor. Ekonomik aktivitelerin normal seyrettiği zamanlarda bile KDV
iadesi süreçlerinin -alınan tüm iyi niyetli tedbirlere rağmen- ciddi aksamalara
şahit olunan bir süreç olduğunun da altını çizelim.
Salgın önlemlerinin yeniden şekillendirdiği KDV iadesi
dünyasında şimdi karşımızda iki yeni ve büyük problem var;
-Mücbir sebeplerden yararlanan mükelleflerin Nisan, Mayıs ve Haziran KDV
beyanları 27 Temmuz’a ertelendiği için, bu mükelleflerden mal ve/veya hizmet
alan mükelleflerin bu alımlarıyla alakalı olarak yüklendikleri KDV’nin iadesi
için mecburen Temmuz sonuna kadar beklemeleri gerekecek. Çünkü nakit olarak KDV
iadesi alınabilmesi için söz konusu KDV’nin satıcı tarafından beyan edilip
ödenmiş olması temel şart.
-Nakit iade için gerekli olan Yeminli Mali Müşavir (YMM) raporu kapsamında
yapılması gereken “karşıt incelemeler” de salgın önlemleri kapsamında sağlıklı ve hızlı
bir şekilde yapılamayacak.
İadelerde yaşanacak muhtemel sıkıntının, düzenli olarak
iade alan mükelleflerin tüm nakit akış planlarını alt üst edeceğini ve
iadelerin alınamadığı dönemler için öngörülemeyen yeni finansman maliyetlerinin
ortaya çıkacağını öngörmek mümkün.
Ne yapılabilir?
Öncelikle Temmuz sonuna kadar resmi KDV iade süreçlerinde Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından geçici bir düzenleme yapılmasının elzem olduğunun altını
çizelim. Bahsettiğimiz dönem mali idare açısından değişiklik yapmaya değmeyecek
kadar kısa görünse bile KDV iadesi alan işletmeler için hayati bir öneme sahip.
Yukarıda değindiğimiz ilk problemle ilgili olarak, mücbir
sebep kapsamında olup beyanname vermeyen mükelleflerden yapılan mal ve/veya
hizmet alımlarıyla ilişkili KDV iadelerinin, bu mükelleflerin beyannamelerini
vermeleri beklenmeden gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekiyor. Bu iadeler
gerçekleştirilirken, KDV’nin fiilen ödendiğinin YMM’ler tarafından tespiti de
şart koşulabilir. Beyannameler verildikten sonra da gerekiyorsa düzeltme
işlemleri
hızlıca gerçekleştirilebilir.
Karşıt inceleme süreçlerinin zamanında ve tam olarak
yapılamamasının alınacak KDV iadesinde ciddi sıkıntılara yol açacağını tekrar
vurgulayalım. Bu konuda atılması gereken ilk ve geçici adım KDV iade
taleplerinde -salgın dönemi ile sınırlı olarak- karşıt inceleme yapma
zorunluluğunun ertelenmesi olabilir. Salgın tedbirleri kalktıktan sonra eksik
kalan karşıt incelemeler tamamlanabilir ve elzem olan düzeltme işlemleri de
kısa zamanda yapılabilir.
Karşıt incelemeye dair atılması gereken diğer ve en
önemli adım da bu süreçlerin bir an önce elektronik ortama taşınması olmalıdır.
KDV iadesi ve tam tasdik raporlarının artık elektronik ortamda ibraz edildiği,
e-fatura, e-arşiv, e-defter vb. uygulamalarının ciddi manada yaygınlaştığı bir
ortamda ülkemizin bu konuda artık ciddi bir teknik yeterliliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yapılacak elzem mevzuat değişiklikleriyle bu adım
hemen atılabilir ve bu sayede KDV iade süreçleri daha sağlıklı ve hızlı şekilde
gerçekleştirilebilir.
Sorumlu
Vergicilik Bakışıyla…
Mevcut ekonomik tabloda, hem üretim ve ihracat bakımından amiral gemisi olan
büyük sanayii kuruluşlarımızın hem de özellikle KOBİ ölçeğindeki
şirketlerimizin ciddi finansman ihtiyaçları dikkate alınırsa; yaşanması
muhtemel KDV iade aksamalarının giderilmesinin hayati bir önemi olacaktır.
Alınmasını önerdiğimiz tedbirlerin yaratacağı ortamdan faydalanacak ve haksız
iade alabilecek kötü niyetli mükellefler olabileceği iddia edilse bile;
ekonominin çarklarını çeviren büyük kesim için bu adımların sağlayacağı fayda,
kötü niyetli teşebbüs ihtimallerine kurban edilmemelidir.
* Bu yazı Bloomberg HT'de yayımlanmıştır.
